Burun estetiği ameliyatları, Türkiye’de en sık yapılan estetik cerrahi prosedürlerdir. Bu kadar çok yapılmasına rağmen uzun dönemli başarılı sonuçları zor olan bir cerrahidir. Güzellik algısının göreceli olabilmesi de memnuniyette çeşitli görüş ayrılıklarına yol açabilmektedir. Kötü yapılmış ve doğal olmayan bir burun estetiği ameliyatı bazı hastaları memnun edebilirken; tam tersine güzel bir burun estetiği ameliyatı bazı hastaların beklentisinin altında kalabilmektedir.
Hasta ve cerrah arasındaki olabilecek bu görüş farklılıklarını önlemenin en önemli yolu; ameliyat öncesi hastanın detaylı bir muayenesidir. Bu muayenede; burun dış yapısı, iç yapısı, yüzdeki diğer organ ve dokularla ilişkisi, burun delikleri, yüz kemiklerinin yapısı çok dikkatli tartılmalı ve hastaya anlayabileceği şekilde anlatılmalıdır. Daha sonra hastanın burun estetiği ameliyatından beklentileri ve düşünceleri değerlendirilmeli, yapılabilecek düzeltmeler hastaya detaylandırılmalıdır. Var ise; hastanın gerçek dışı ve yüzüyle uyuşmayacak bir burun görüntüsü isteğinin mümkün olmayacağı ya da uygun olmayacağı anlatılmalıdır.
Gerekirse eski ameliyat fotoları üzerinde anlatımlar yapılmalıdır. Bilgisayar programları ile hastanın fotoğrafları ile yapılacak düzeltmeler sonucu; ameliyat sonrası oluşacak burun şeklini göstermek de mümkün olabilir. Fakat bu tür bir gösterinin yanıltıcı olacağı ve yanlış bilgilendirme yapabileceği kanısındayım. Dijital ortamda yapılan bir düzeltmenin gerçek cerrahiyle bağdaşmama olasılığı yüksektir. Hatta dijital görüntü, daha kötü bir ameliyat sonrası foto elde edilmesine yol açabilir. Bu nedenle yüzyüze görüşme sonucu beklenti ve yapılabileceklerin eşleştirilmesi daha doğru bir uygulamadır.
4 Aralık 2012 Salı
Meme İmplantları (Protezleri) Türleri: Seçim Zor!
Meme (göğüs) büyütme ameliyatı olmaya karar veren kişilerin karar vermesi gereken en önemli konulardan biri de ne tür bir meme protezinin ameliyatta kullanılacağıdır. Çeşitli meme protezi markalarının ürettiği, farklı özellikte meme protezleri bulunmaktadır. Meme protezlerinin ortak özelliği, silikon bazlı bir koruyucu dış kılıf ve içinde bulunan yumuşak kıvamlı maddeden oluşmasıdır.
Bize seçim için seçenekler tanıyan özelliklere ise kısaca aşağıda değinmeye çalışacağım.
Özelliklerine göre meme protezleri şu şekilde ayrılır:
1-İçeriğine göre:
Silikon içerikli meme protezleri: Silikonun vücutta alerjik, toksik veya kanserojen bir etkisi bulunmamaktadır. Meme protezleri içinde silikon jel kullanılması daha doğal bir hissiyat sağlamak içindir. Sıvı ya da koheziv silikon jel kullanılır. Koheziv silikon jel; silikon kesilse ya da parçalansa dahi vücut doku içinde bütünlüğü bozulmaz ve dokulara karışmaz. Bu nedenle içinde koheziv silikon jel bulunan meme protezleri daha sık tercih edilir.
Saline (tuzlu su) içerikli meme protezleri: Daha ucuza mal edilebilen meme protezleridir. Meme bölgesine yerleştirildikten sonra, içine salin yani tuzlu su enjekte edilerek istenilen büyüklük ve şekil verilir. Bu protezlerde salin içeriğin sızma ve memede sönme, asimetri oluşması riski vardır.
Silikon jel-salin (çift lümenli) içerikli meme protezleri: En iç kısmında silikon jel, onun etrafında ise salin bulunan en dışta ise silikon koruyucu tabakanın bulunduğu çift katman ve içeriğin bulunduğu meme protezleridir. Silikon içeriğin zararlı olabileceği düşünülerek planlanmış bir meme protezi şeklidir.
2-Büyüklüğü ve ebatlarına göre:
ABD’de 800 ml’den fazla büyüklüğe sahip meme implantı satışına onay verilmemektedir. Meme implantları taban ölçüleri, projeksiyon ve büyüklüklerine göre çeşitli ölçülerde bulunmaktadır.Meme büyütme için kullanılacak meme protezlerinin büyüklüğüne hastanın vücut büyüklüğü, göğüs kafesi çevresi ölçüsü, kaburgaların durumu, cilt dokusu gevşeklik ve elastikiyeti, göğüs dokusu içinde bulunan meme bezi ve yağ dokusu miktarı, hastanın istekleri göz önünde bulundurularak karar verilir.
3-Şekline göre:
Yuvarlak meme protezleri:
Anatomik meme protezleri: Konturlu, şekillendirilmiş ya da gözyaşı damlası (teardrop) şeklinde olan meme protezleri daha doğal bir görüntü elde etmek için tercih edilirler.
Özel tasarlanmış meme protezleri(custom-made): Daha çok meme kanseri cerrahisi sonrası veya göğüs kafesi deformitesi olan hastalar için özel olarak ölçülüp tasarlanan meme protezleridir. ABD’deki firmalar kendi iç pazarları için böyle bir üretim yapmamaktadırlar.
Taban şekline göre: yuvarlak, oval ve klasik
4-Yüzeyine göre:
Düz yüzeyli meme protezleri:
Dokulu (textured) meme protezleri: Meme implantının yerleştirildiği yerde hareket etmemesi, vücut dokular tarafından daha kabul edilebilir olması ve implant doku etrafında kapsül oluşumunu azaltmak için tasarlanmıştır.
Poliürethan köpük kaplı meme protezleri: İmplant doku etrafında kapsül oluşmasını en aza indiren meme protezi şeklidir. Fakat kanser yapıcı etkisinin olmadığı halen söylenememektedir.
5-Profile göre:
Düşük profil
Orta profil
Orta ‘artı’ (moderate ‘plus’) profil
Yüksek profil
Meme dokusunun göğüs kafesinden ne kadar dışa doğru belirgin olması istenildiğine göre seçim yapılır.
Bize seçim için seçenekler tanıyan özelliklere ise kısaca aşağıda değinmeye çalışacağım.
Özelliklerine göre meme protezleri şu şekilde ayrılır:
1-İçeriğine göre:
Silikon içerikli meme protezleri: Silikonun vücutta alerjik, toksik veya kanserojen bir etkisi bulunmamaktadır. Meme protezleri içinde silikon jel kullanılması daha doğal bir hissiyat sağlamak içindir. Sıvı ya da koheziv silikon jel kullanılır. Koheziv silikon jel; silikon kesilse ya da parçalansa dahi vücut doku içinde bütünlüğü bozulmaz ve dokulara karışmaz. Bu nedenle içinde koheziv silikon jel bulunan meme protezleri daha sık tercih edilir.
Saline (tuzlu su) içerikli meme protezleri: Daha ucuza mal edilebilen meme protezleridir. Meme bölgesine yerleştirildikten sonra, içine salin yani tuzlu su enjekte edilerek istenilen büyüklük ve şekil verilir. Bu protezlerde salin içeriğin sızma ve memede sönme, asimetri oluşması riski vardır.
Silikon jel-salin (çift lümenli) içerikli meme protezleri: En iç kısmında silikon jel, onun etrafında ise salin bulunan en dışta ise silikon koruyucu tabakanın bulunduğu çift katman ve içeriğin bulunduğu meme protezleridir. Silikon içeriğin zararlı olabileceği düşünülerek planlanmış bir meme protezi şeklidir.
2-Büyüklüğü ve ebatlarına göre:
ABD’de 800 ml’den fazla büyüklüğe sahip meme implantı satışına onay verilmemektedir. Meme implantları taban ölçüleri, projeksiyon ve büyüklüklerine göre çeşitli ölçülerde bulunmaktadır.Meme büyütme için kullanılacak meme protezlerinin büyüklüğüne hastanın vücut büyüklüğü, göğüs kafesi çevresi ölçüsü, kaburgaların durumu, cilt dokusu gevşeklik ve elastikiyeti, göğüs dokusu içinde bulunan meme bezi ve yağ dokusu miktarı, hastanın istekleri göz önünde bulundurularak karar verilir.
3-Şekline göre:
Yuvarlak meme protezleri:
Anatomik meme protezleri: Konturlu, şekillendirilmiş ya da gözyaşı damlası (teardrop) şeklinde olan meme protezleri daha doğal bir görüntü elde etmek için tercih edilirler.
Özel tasarlanmış meme protezleri(custom-made): Daha çok meme kanseri cerrahisi sonrası veya göğüs kafesi deformitesi olan hastalar için özel olarak ölçülüp tasarlanan meme protezleridir. ABD’deki firmalar kendi iç pazarları için böyle bir üretim yapmamaktadırlar.
Taban şekline göre: yuvarlak, oval ve klasik
4-Yüzeyine göre:
Düz yüzeyli meme protezleri:
Dokulu (textured) meme protezleri: Meme implantının yerleştirildiği yerde hareket etmemesi, vücut dokular tarafından daha kabul edilebilir olması ve implant doku etrafında kapsül oluşumunu azaltmak için tasarlanmıştır.
Poliürethan köpük kaplı meme protezleri: İmplant doku etrafında kapsül oluşmasını en aza indiren meme protezi şeklidir. Fakat kanser yapıcı etkisinin olmadığı halen söylenememektedir.
5-Profile göre:
Düşük profil
Orta profil
Orta ‘artı’ (moderate ‘plus’) profil
Yüksek profil
Meme dokusunun göğüs kafesinden ne kadar dışa doğru belirgin olması istenildiğine göre seçim yapılır.
Tamponsuz Burun Estetiği En İleri Cerrahi Teknik midir?
Tamponsuz burun estetiği ameliyatı ne ileri bir teknolojidir, ne de yeni bir cerrahi tekniktir. Burun estetiği ameliyatları yapıldığından beri, bazı burun ameliyatlarında burun içi tampon kullanılmasına gerek kalmamaktadır. Örneğin sadece burun uç kısmında hafif düzeltmeler yapılması gibi.
Öte yandan burun içindeki ‘konka’ denilen et yapılara müdahale yapılıyorsa, burun kemiği çıkarılması ve çatının kemikler kırılarak kapatılması gerekliyse, burun ortasındaki septum denilen yapıda düzeltmeler yapılıyorsa ameliyatın sonunda burun içine tampon yerleştirilmesi gerekli olmaktadır. Bu amaçla merocel, Xeroform, silikon tampon, yağlı gauze bezler tampon olarak kullanılabilir. Bazı hastalar, yerleştirilen silikonu tampon değil zannetmektedirler; halbuki silikon tampon da burun içine konulup dokulara baskı yapan bir maddedir; yani tampondur.
Adı her ne olursa olsun; burun estetiği ameliyatı sonunda burun içine yabancı bir madde, baskı yapması amacıyla yerleştiriliyorsa, bu bir burun tamponudur.
Bu tamponlar hem dokuların birbirine tutmasını sağlar hem de kanamaya engel olur. Bazen de şekil verilen kıkırdak ve diğer dokuların bütünlüğünü sağlar. Eskiden kullanılan tamponlar hem nefes almayı engellemesi hem de çıkarılması sırasında ağrı ve kanama yaratması nedeniyle hastalar tarafından korkuyla karşılanmaktaydı. Günümüzde kullanılan tamponlardan bazıları, içinde bir kanal bulunması nedeniyle ameliyat sonrası dahi burundan nefes alabilmeye izin vermektedir. Bazı tamponlar ise nemli olması özelliğinden dolayı burun içi iyileşmeyi hızlandırmakta ve çıkarılması sırasında travma yaratmaması nedeniyle hiç ağrı hissettirmemektedir. Bu nedenle burun içi tampon kullanılan burun estetiği ameliyatları artık daha konforlu yapılmaktadır.
Ağır burun deformitesi olan hastaların estetik ameliyatlarında dahi burun tamponu kullanmamak bir cerrah için ameliyat sonrası ciddi problemlerle karşılaşmak demektir. Böyle bir iddiada bulunmak ise ancak hafif burun deformiteleri cerrahisi yapılıyorsa gerçekçidir.
Burun tamponu kullanmamak ameliyat sonrası rahat nefes almayı sağlamaz. Kanama, kabuklar, burun içi dokuların şişmesi nedeniyle zaten burun tıkanır ve burundan nefes almayı engeller. Burun tamponu kullanmayınca hastanın konforu artmak yerine daha da azalabilir. Kanama miktarı artabilir, şişlik miktarı artabilir, nefesi burundan alamama süresi uzayabilir, iyileşme süresi uzayabilir ve daha da kötüsü şekil verilen kıkırdak ve kemiklerin şekli bozulabilir ve istenmeyen kötü burun şekli olabilir.
Tüm bu bahsettiklerimin dışında, burun estetiği ameliyatlarında özel bir madde olan ‘fibrin doku yapıştırıcısı’ kullanıldığında, ameliyat sırasında burun tamponu kullanılmasına gerek kalmayabilir. Bu hastalarda ameliyat sonrası şişlik, morluk ve kanamanın daha az olduğu da görülmektedir. Ameliyatta bu yapıştırıcı kullanılmasını talep eden hastalara tamamen tamponsuz bir burun estetiği ameliyatı seçeneği sunmak da mümkündür.
Öte yandan burun içindeki ‘konka’ denilen et yapılara müdahale yapılıyorsa, burun kemiği çıkarılması ve çatının kemikler kırılarak kapatılması gerekliyse, burun ortasındaki septum denilen yapıda düzeltmeler yapılıyorsa ameliyatın sonunda burun içine tampon yerleştirilmesi gerekli olmaktadır. Bu amaçla merocel, Xeroform, silikon tampon, yağlı gauze bezler tampon olarak kullanılabilir. Bazı hastalar, yerleştirilen silikonu tampon değil zannetmektedirler; halbuki silikon tampon da burun içine konulup dokulara baskı yapan bir maddedir; yani tampondur.
Adı her ne olursa olsun; burun estetiği ameliyatı sonunda burun içine yabancı bir madde, baskı yapması amacıyla yerleştiriliyorsa, bu bir burun tamponudur.
Bu tamponlar hem dokuların birbirine tutmasını sağlar hem de kanamaya engel olur. Bazen de şekil verilen kıkırdak ve diğer dokuların bütünlüğünü sağlar. Eskiden kullanılan tamponlar hem nefes almayı engellemesi hem de çıkarılması sırasında ağrı ve kanama yaratması nedeniyle hastalar tarafından korkuyla karşılanmaktaydı. Günümüzde kullanılan tamponlardan bazıları, içinde bir kanal bulunması nedeniyle ameliyat sonrası dahi burundan nefes alabilmeye izin vermektedir. Bazı tamponlar ise nemli olması özelliğinden dolayı burun içi iyileşmeyi hızlandırmakta ve çıkarılması sırasında travma yaratmaması nedeniyle hiç ağrı hissettirmemektedir. Bu nedenle burun içi tampon kullanılan burun estetiği ameliyatları artık daha konforlu yapılmaktadır.
Ağır burun deformitesi olan hastaların estetik ameliyatlarında dahi burun tamponu kullanmamak bir cerrah için ameliyat sonrası ciddi problemlerle karşılaşmak demektir. Böyle bir iddiada bulunmak ise ancak hafif burun deformiteleri cerrahisi yapılıyorsa gerçekçidir.
Burun tamponu kullanmamak ameliyat sonrası rahat nefes almayı sağlamaz. Kanama, kabuklar, burun içi dokuların şişmesi nedeniyle zaten burun tıkanır ve burundan nefes almayı engeller. Burun tamponu kullanmayınca hastanın konforu artmak yerine daha da azalabilir. Kanama miktarı artabilir, şişlik miktarı artabilir, nefesi burundan alamama süresi uzayabilir, iyileşme süresi uzayabilir ve daha da kötüsü şekil verilen kıkırdak ve kemiklerin şekli bozulabilir ve istenmeyen kötü burun şekli olabilir.
Tüm bu bahsettiklerimin dışında, burun estetiği ameliyatlarında özel bir madde olan ‘fibrin doku yapıştırıcısı’ kullanıldığında, ameliyat sırasında burun tamponu kullanılmasına gerek kalmayabilir. Bu hastalarda ameliyat sonrası şişlik, morluk ve kanamanın daha az olduğu da görülmektedir. Ameliyatta bu yapıştırıcı kullanılmasını talep eden hastalara tamamen tamponsuz bir burun estetiği ameliyatı seçeneği sunmak da mümkündür.
25 Kasım 2012 Pazar
Lazer Epilasyon
Laser sistemleri, epilasyon amacıyla kullanılan en hızlı ve sağlıklı yöntemdir. Lazer tümü aynı dalga boyunda yüksek enerjili bir ışındır. Saniyenin binde biri düzeyindeki bir atışla cilde lazer ışını sayesinde uygulanan yüksek enerji kıl kökündeki melanin pigmenti tarafından emilir. Çevre dokuya zarar vermeden yalnızca bu noktada oluşan yüksek ısı sayesinde kıl kökü tahrip edilir.
Bu amaçla alexandrite, Nd:YAG, Diod ve long pulsed ruby laserler kullanılabilir.
Diod laser (810 nm) : Her cilt tipinde, hatta esmer tenlilerde de etkilidir. Yüz bölgesinde etkili sonuçları vardır.
Alexandrite laser (75 nm) : En sık kullanılan laser tipidir. Hızlı ve pratik bir laserdir.Çok koyu cilt renginde uygun değildir.Yüz bölgesinde etkisi kısıtlıdır.
ND:YAG (1064 nm) : Derin yerleşimli kıllarda daha etkilidir. Bronz tenlilerde de güvenle kullanılabilir.
Long pulsed ruby laser : Kıl folükülleri tamamen yok olmaz, dah kısa ve açık renk oluşur.
IPL laser midir?
Hayır. IPL(İntense pulsed light) ışığı laser sistemlerin aksine tek bir dalga boyuna sahip değildir. IPL’de yoğunlaştırılmış ışığın bir demeti cilde gönderilir. Bu nedenle seçici değildir. Işık saçılım fazla olması dolayısıyla yüksek dozda kullanılması epilasyonda başarı için gereklidir. Bu da hem daha ağrılıdır, hem de yanık ve kalıcı iz riskini artırır. IPL cilt gençleştirme için de kullanılabilinmektedir.
Laser epilasyon vücutta nerelerde uygulanabilir?
Vücutta, göz çevresi ve ağız içi mukoza dışında hemen hemen her yerde laser epilasyon uygulanabilir. Bayanlarda en çok,yüz (dudak üstü, çene, favori,kaş ortası, kaş üstü), kulak, ense,boyun, kollar, bacaklar, koltuk altı, genital bölge, bikini bölgesi gibi bölgelerde laser epilasyon uygulanmaktadır.
Erkeklerde ise yüz ( elmacık kemiği üzeri, kaş ortası ve üstü, kulak üstü), boyun, ense,göğüs, omuz, sırt en çok laser epilasyonun uygulandığı bölgelerdendir.
Neden tek seans epilasyon için yeterli değildir?
Vücuttaki tüm kıl kökleri anagen, katagen ve telogen üç fazlı bir döngüyü yaşarlar. Tüm kıl kökleri de aynı anda aynı fazı yaşamazlar. Laser epilasyoın uygulaması sırasında uzun büyüme fazında olan anagen fazdaki kıl kökleri etkilenirken, diğer fazdaki kıl kökleri etkilenirler. Bu nedenle farklı kıl kökleri, değişik zamanlarda anagen fazda olacağından farklı zamanlarda belirli aralıklarla laser epilasyon uygulaması gerekir.Böylelikle daha çok kıl kökü epilasyonun etkisine maruz kalır.
Laser epilasyon için kaç seans gereklidir?
Laser epilasyonda yüz bölgesi için 5-8 seans, vücut bölgesi için ise4-6 seans sonrası kıllarda % 90’a varan kalıcı azalma izlenir. Seans aralıkları yüz bölgesi için 4-6 hafta, vücut bölgesi için ise 6-8 haftadır.
Laser epilasyon uygulaması kimlerde yapılabilir?
- Laser epilasyon ergenlik çağına ulaşmış hem erkek hem de kadınlarda yapılabilir.
- Adet görmeye başladıktan sonra tüm kadınlarda laser epilasyon yapılabilir.
- Hamilelerde laserin bilinen bir yan etkisi tespit edilmemesine rağmen, yapılmaması daha uygundur.
- Mevsimsel olarak herhangi bir kısıtlama yoktur, fakat güneşten koruyucu kremler kullanılmalıdır.
- Açık cilt ve koyu kıl rengi olan kişiler ideal lazer epilasyon adaylarıdır.
Laser epilasyon uygulaması kimlerde yapılmamalıdır?
- Epilepsi gibi ışık hassasiyeti olan hastalığı bulunanlar
- Kalp pili bulunanlar
- Kontrolü güç şeker hastalığı olanlar
- Bağışıklık sistemi hastalığı bulunanlar
- Ateşli hastalık süresince
- Tüy ve kılları tamamen beyaz olanlar
- Aktif sivilce tedavisi için ağızdan ilaç kullananlar
- Hamileler
- Sedef gibi cilt rahatsızlığı, cilt enfeksiyonu bulunanlar
- Dudak bölgesinde uçuğu bulunanlar (o bölgenin epilasyonu yapılmamalıdır)
- Işığa hassasiyet yaratan kinin, retinoik asit, tetrasiklin ve benzeri ilaç kullananlar
- Yeni bronzlaşmış cildi bulunanlar (rengin açılması beklenmelidr)
- Hormonsal bozukluğu olanlar (tek başına laser etkili olmamaktadır, hormonal tedavi ya da sorunun çözümü de gereklidir)
- Ciltte açık yarası, şüpheli cilt lezyonları olanlar
- Çok koyu renkli cildi olanlar
Bu amaçla alexandrite, Nd:YAG, Diod ve long pulsed ruby laserler kullanılabilir.
Diod laser (810 nm) : Her cilt tipinde, hatta esmer tenlilerde de etkilidir. Yüz bölgesinde etkili sonuçları vardır.
Alexandrite laser (75 nm) : En sık kullanılan laser tipidir. Hızlı ve pratik bir laserdir.Çok koyu cilt renginde uygun değildir.Yüz bölgesinde etkisi kısıtlıdır.
ND:YAG (1064 nm) : Derin yerleşimli kıllarda daha etkilidir. Bronz tenlilerde de güvenle kullanılabilir.
Long pulsed ruby laser : Kıl folükülleri tamamen yok olmaz, dah kısa ve açık renk oluşur.
IPL laser midir?
Hayır. IPL(İntense pulsed light) ışığı laser sistemlerin aksine tek bir dalga boyuna sahip değildir. IPL’de yoğunlaştırılmış ışığın bir demeti cilde gönderilir. Bu nedenle seçici değildir. Işık saçılım fazla olması dolayısıyla yüksek dozda kullanılması epilasyonda başarı için gereklidir. Bu da hem daha ağrılıdır, hem de yanık ve kalıcı iz riskini artırır. IPL cilt gençleştirme için de kullanılabilinmektedir.
Laser epilasyon vücutta nerelerde uygulanabilir?
Vücutta, göz çevresi ve ağız içi mukoza dışında hemen hemen her yerde laser epilasyon uygulanabilir. Bayanlarda en çok,yüz (dudak üstü, çene, favori,kaş ortası, kaş üstü), kulak, ense,boyun, kollar, bacaklar, koltuk altı, genital bölge, bikini bölgesi gibi bölgelerde laser epilasyon uygulanmaktadır.
Erkeklerde ise yüz ( elmacık kemiği üzeri, kaş ortası ve üstü, kulak üstü), boyun, ense,göğüs, omuz, sırt en çok laser epilasyonun uygulandığı bölgelerdendir.
Neden tek seans epilasyon için yeterli değildir?
Vücuttaki tüm kıl kökleri anagen, katagen ve telogen üç fazlı bir döngüyü yaşarlar. Tüm kıl kökleri de aynı anda aynı fazı yaşamazlar. Laser epilasyoın uygulaması sırasında uzun büyüme fazında olan anagen fazdaki kıl kökleri etkilenirken, diğer fazdaki kıl kökleri etkilenirler. Bu nedenle farklı kıl kökleri, değişik zamanlarda anagen fazda olacağından farklı zamanlarda belirli aralıklarla laser epilasyon uygulaması gerekir.Böylelikle daha çok kıl kökü epilasyonun etkisine maruz kalır.
Laser epilasyon için kaç seans gereklidir?
Laser epilasyonda yüz bölgesi için 5-8 seans, vücut bölgesi için ise4-6 seans sonrası kıllarda % 90’a varan kalıcı azalma izlenir. Seans aralıkları yüz bölgesi için 4-6 hafta, vücut bölgesi için ise 6-8 haftadır.
Laser epilasyon uygulaması kimlerde yapılabilir?
- Laser epilasyon ergenlik çağına ulaşmış hem erkek hem de kadınlarda yapılabilir.
- Adet görmeye başladıktan sonra tüm kadınlarda laser epilasyon yapılabilir.
- Hamilelerde laserin bilinen bir yan etkisi tespit edilmemesine rağmen, yapılmaması daha uygundur.
- Mevsimsel olarak herhangi bir kısıtlama yoktur, fakat güneşten koruyucu kremler kullanılmalıdır.
- Açık cilt ve koyu kıl rengi olan kişiler ideal lazer epilasyon adaylarıdır.
Laser epilasyon uygulaması kimlerde yapılmamalıdır?
- Epilepsi gibi ışık hassasiyeti olan hastalığı bulunanlar
- Kalp pili bulunanlar
- Kontrolü güç şeker hastalığı olanlar
- Bağışıklık sistemi hastalığı bulunanlar
- Ateşli hastalık süresince
- Tüy ve kılları tamamen beyaz olanlar
- Aktif sivilce tedavisi için ağızdan ilaç kullananlar
- Hamileler
- Sedef gibi cilt rahatsızlığı, cilt enfeksiyonu bulunanlar
- Dudak bölgesinde uçuğu bulunanlar (o bölgenin epilasyonu yapılmamalıdır)
- Işığa hassasiyet yaratan kinin, retinoik asit, tetrasiklin ve benzeri ilaç kullananlar
- Yeni bronzlaşmış cildi bulunanlar (rengin açılması beklenmelidr)
- Hormonsal bozukluğu olanlar (tek başına laser etkili olmamaktadır, hormonal tedavi ya da sorunun çözümü de gereklidir)
- Ciltte açık yarası, şüpheli cilt lezyonları olanlar
- Çok koyu renkli cildi olanlar
Dermabrazyon nedir?
Dermabrazyon nedir?
Dermabrazyon, bir motora takılı olarak hızla dönen fırça, elmas freze gibi cihazların cilt üzerinde zımpara benzeri bir vazifeyle mekanik olarak üst tabakaları tahrip etmesi ve cilt yenileme işlemidir.
Dermabrazyon hangi amaçla kullanılır?
Dermabrazyon, he türlü skarın azaltılması, kırışıklık yok edilmesi, güneş lekeleri tedavisi ve dövme çıkarılması için kullanılır.
Dermaplaning nedir?
Normalde vücutta başka bir yerde var olan açık yarayı kapatmak için, bazen dermatom adı verilen cihazla uyluk ve kalça gibi bölgelerden ince deri grefti(yaması) almak gerekebilir. Bu dei yaması alınmış olan alan çeşitli pansumanlarla, yeni cilt tabakası oluşturur ve iyileşir. Bazı geniş izler, dövmelerin silinmesi amacıyla dermatom aleti vasıtasıyla yüzeyel cilt alınması işlemine ‘Dermaplaning’ denir. İşlem uygulanan alandaki dövme benzeri istenmeyen lezyon alınır, kalan boya maddeleri akar ve sonuçta iyileşen alan dövmesiz bir alan olarak karşımıza çıkar.
Dermabrazyon öncesi öneriler nelerdir?
- İşlemden en az 7-10 gün önce sigara kesilmelidir.
- İşlemden 7-10 gün önce aspirin gibi kanı sulandırıcı ilaçlar kesilmelidir. Sürekli ilaç kullananlar kardiyoloji hekimlerine danışmalıdır.
- İsoTretinoin ( A vit) kullanan kişiler, en az 6 ay öncesinde ilaç tedavisini kesmiş olmalıdır.
- İşlem lokal veya bazen genel anestezi altında yapılacağından doktorunuzdan ameliyat öncesi hazırlıkları sorunuz.
- Yüzünde uçuk (herpes simplex enfeksiyonu) öyküsü bulunanlar, günde üçe bölünmüş halde 2400 mg toplam doz asiklovir tedavisine başlamalıdırlar.
Dermabrazyon kimlere yapılmamalıdır?
Dermabrazyon her yaş gurubunda uygulanabilir.
- Yaşlılarda iyileşme daha zor ve geç olur.
- Koyun tenli kişilerde iz kalma riski daha yüksek olur. Dikkatli olunmalıdır.
- Yüzünde veya işlem uygulanacak bir başka bölgede cilt enfeksiyonu, şüpheli cilt lezyonu, cilt kanseri,uçuk gibi patolojiler olan kişilerde uygulanılmamalıdır.
- Aktif sivilceleri olan kişilerde uygulanmamalıdır.
- İsotretinoin kullananlarda kullanılmamalıdır.
- Güneşe ya da çeşitli maddelere alerjisi olanlarda dikkatli olunmalıdır.
- Yaz aylarında uygulanması genelde tercih edilmemelidir. İstenmeyen izler bırakabilir.
Dermabrazyon sonrası iyileşme nasıl olur?
İşlem sonrasında, işlem uygulanan alanda özel pomadlar içeren nemli bezler bulunur. Oluşan şişlik ve ağrı için çeşitli ilaç ve pomadlar kullanılır. Cilt yenilemesi gerçekleşince, 7-14 gün içinde bu bez kaldırılır ya da kendi düşer. Açığa çıkan tam iyileşmemiş olan cilt daha hassas ve kızarık renkli bir cilttir. Bu kızarıklık 4-6 hafta, bazen daha uzun sürebilir. Yeni cildin oluşması 3 ayı bulabilir. Bu süre içinde ve sonrasında 1 yıla yakın süre güneşten korunmak çok önemlidir. Birkaç seans halinde tedavi tekrarı gerekebilir.
Dermabrazyon sonrası öneriler nelerdir?
-İşlem sonrası çeşitli ağrı kesici, kaşıntı giderici, nemlendirici ilaç ve pomadlar verilir.
-2-3 hafta boyunca içki ve sigara kullanılmamalıdır (yara iyileşmesi bozulmaması ve kızarıklığın artmaması için).
-Yüz bölgesi uygulamalarında erkekler birkaç gün tıraş olmamalı ve takibinde makine kullanmalıdır.
-Güneşten korunma ve güneşten koruyucu krem kullanımı en az 1 yıl boyunca önemlidir.
Mikrodemabrazyon nedir?
Aluminyum oksit mikrokristalleri püskürten, yüksek basınçlı cihazlar kullanılarak , cildin üst yüzeyinin soyulması ve derindeki sağlıklı dokunun aşamalı olarak ortaya çıkarılması işlemidir. Sonuçta cildin yüzeyel tabakası uyarılır ve daha sağlıklı cilt gelişir. Birer hafta arayla 6-8 seans halinde cilt kırışıklıklarının ve cilt çatlaklarının giderilmesi, cilt lekelerinin giderilmesi, hamilelik çatlaklarının giderilmesi, skarların giderilmesi ve yşlanmayı önleyici amaçlı kullanılır.
Salabrazyon nedir?
Dövme üzerinde dermabrazyon uygulandıktan sonra, alan üzerinde sofra tuzu bırakılması ile daha fazla dövme boyasının çıkarılması işlemi salabrazyondur. Tuz cilt üzerinde ne kadar fazla kalırsa o kadar başarılı olur, fakat o kadar yara izi kalma riski artar.
Dermabrazyon, bir motora takılı olarak hızla dönen fırça, elmas freze gibi cihazların cilt üzerinde zımpara benzeri bir vazifeyle mekanik olarak üst tabakaları tahrip etmesi ve cilt yenileme işlemidir.
Dermabrazyon hangi amaçla kullanılır?
Dermabrazyon, he türlü skarın azaltılması, kırışıklık yok edilmesi, güneş lekeleri tedavisi ve dövme çıkarılması için kullanılır.
Dermaplaning nedir?
Normalde vücutta başka bir yerde var olan açık yarayı kapatmak için, bazen dermatom adı verilen cihazla uyluk ve kalça gibi bölgelerden ince deri grefti(yaması) almak gerekebilir. Bu dei yaması alınmış olan alan çeşitli pansumanlarla, yeni cilt tabakası oluşturur ve iyileşir. Bazı geniş izler, dövmelerin silinmesi amacıyla dermatom aleti vasıtasıyla yüzeyel cilt alınması işlemine ‘Dermaplaning’ denir. İşlem uygulanan alandaki dövme benzeri istenmeyen lezyon alınır, kalan boya maddeleri akar ve sonuçta iyileşen alan dövmesiz bir alan olarak karşımıza çıkar.
Dermabrazyon öncesi öneriler nelerdir?
- İşlemden en az 7-10 gün önce sigara kesilmelidir.
- İşlemden 7-10 gün önce aspirin gibi kanı sulandırıcı ilaçlar kesilmelidir. Sürekli ilaç kullananlar kardiyoloji hekimlerine danışmalıdır.
- İsoTretinoin ( A vit) kullanan kişiler, en az 6 ay öncesinde ilaç tedavisini kesmiş olmalıdır.
- İşlem lokal veya bazen genel anestezi altında yapılacağından doktorunuzdan ameliyat öncesi hazırlıkları sorunuz.
- Yüzünde uçuk (herpes simplex enfeksiyonu) öyküsü bulunanlar, günde üçe bölünmüş halde 2400 mg toplam doz asiklovir tedavisine başlamalıdırlar.
Dermabrazyon kimlere yapılmamalıdır?
Dermabrazyon her yaş gurubunda uygulanabilir.
- Yaşlılarda iyileşme daha zor ve geç olur.
- Koyun tenli kişilerde iz kalma riski daha yüksek olur. Dikkatli olunmalıdır.
- Yüzünde veya işlem uygulanacak bir başka bölgede cilt enfeksiyonu, şüpheli cilt lezyonu, cilt kanseri,uçuk gibi patolojiler olan kişilerde uygulanılmamalıdır.
- Aktif sivilceleri olan kişilerde uygulanmamalıdır.
- İsotretinoin kullananlarda kullanılmamalıdır.
- Güneşe ya da çeşitli maddelere alerjisi olanlarda dikkatli olunmalıdır.
- Yaz aylarında uygulanması genelde tercih edilmemelidir. İstenmeyen izler bırakabilir.
Dermabrazyon sonrası iyileşme nasıl olur?
İşlem sonrasında, işlem uygulanan alanda özel pomadlar içeren nemli bezler bulunur. Oluşan şişlik ve ağrı için çeşitli ilaç ve pomadlar kullanılır. Cilt yenilemesi gerçekleşince, 7-14 gün içinde bu bez kaldırılır ya da kendi düşer. Açığa çıkan tam iyileşmemiş olan cilt daha hassas ve kızarık renkli bir cilttir. Bu kızarıklık 4-6 hafta, bazen daha uzun sürebilir. Yeni cildin oluşması 3 ayı bulabilir. Bu süre içinde ve sonrasında 1 yıla yakın süre güneşten korunmak çok önemlidir. Birkaç seans halinde tedavi tekrarı gerekebilir.
Dermabrazyon sonrası öneriler nelerdir?
-İşlem sonrası çeşitli ağrı kesici, kaşıntı giderici, nemlendirici ilaç ve pomadlar verilir.
-2-3 hafta boyunca içki ve sigara kullanılmamalıdır (yara iyileşmesi bozulmaması ve kızarıklığın artmaması için).
-Yüz bölgesi uygulamalarında erkekler birkaç gün tıraş olmamalı ve takibinde makine kullanmalıdır.
-Güneşten korunma ve güneşten koruyucu krem kullanımı en az 1 yıl boyunca önemlidir.
Mikrodemabrazyon nedir?
Aluminyum oksit mikrokristalleri püskürten, yüksek basınçlı cihazlar kullanılarak , cildin üst yüzeyinin soyulması ve derindeki sağlıklı dokunun aşamalı olarak ortaya çıkarılması işlemidir. Sonuçta cildin yüzeyel tabakası uyarılır ve daha sağlıklı cilt gelişir. Birer hafta arayla 6-8 seans halinde cilt kırışıklıklarının ve cilt çatlaklarının giderilmesi, cilt lekelerinin giderilmesi, hamilelik çatlaklarının giderilmesi, skarların giderilmesi ve yşlanmayı önleyici amaçlı kullanılır.
Salabrazyon nedir?
Dövme üzerinde dermabrazyon uygulandıktan sonra, alan üzerinde sofra tuzu bırakılması ile daha fazla dövme boyasının çıkarılması işlemi salabrazyondur. Tuz cilt üzerinde ne kadar fazla kalırsa o kadar başarılı olur, fakat o kadar yara izi kalma riski artar.
Burun Estetiğinde Botoks Uygulamaları
Burun estetik ameliyatları Türkiye’de en çok yapılan estetik ameliyatlardır. Gerek iyileşme sürecindeki sıkıntılar gerekse maddi yetersizlikler nedeniyle, burnunun görünüşünden şikayetçi olan kişilerin bir kısmı cerrahi yöntemle burun estetiğine soğuk bakmaktadır. Bu kişiler için, botoksla burun estetiği önemli bir alternatif olarak sunulmaktadır.
Clostridium botulinum isimli bir bakterinin toksini olan botoks, enjekte edildiği bölgedeki kası kısmi ve geçici felce uğratarak etki gösterir. Geçici olarak çalışması yani kasılması engellenen bu kas, kasıldığında vücut üzerinde yaptığı etkiyi gösteremez. Kas kasılınca deformite, şekil bozukluğu oluşturuyorsa bu görüntü, kas çalışmadığından, oluşamaz.
Bazı insanlar, burun ucu sarkıklığından ve düşüklüğünden şikayet edebilirler. Bu duruma sebep olabilen 2 adet kas grubu vardır;
Burnun içindeki destek yapı olan septum kıkırdağı ve burun ucuna üst dudağın iç kısmında bağlı olan bir kas ‘Depressor septi nasi’ kası, burun uç kısmının aşağıya doğru çekilmesine sebep olur. Bazı insanlarda gülümseyince bu çekilme daha fazla olur. Hatta bazı insanlarda konuşma ve gülme sırasında, burun ucu sürekli olarak ‘ ucunda balık bulunan oltanın sallanması’ gibi hareket eder.
Burun kanatları ve dudak yan kısmına bağlı olan bir diğer kas grubu olan ‘levator labi superioris alaque nasi’ ise üst dudak üstü ve burnun uç yan kısmının yukarı çekilmesine sebep olur. Böylelikle burun ucu daha sarkık görünür.
Bu iki kas etkisiyle burun ucu sarkıklığı şikayeti olan kişilerde botoks enjeksiyonları son derece etkili sonuçlar göstermektedir. Dikkatli bir muayene sonrası, burun ucu için botoks enjeksiyonunun uygun olduğu hastanın, enjeksiyon bölgelerinde uyuşturucu krem ya da sprey uygulanır. Daha sonra 10-15 dakika süren bir işlemle botoks enjeksiyonu yapılır. Doğru olarak uygulanıldığında şişlik ve morluk görülmeyen bu işlemin sonuçları 2-3 gün içinde başlar. 2 hafta içinde burun ucu düşüklüğünün ortadan kalktığı izlenir. Hastalar tarafından tolere edilmesi, cerrahi yönteme göre çok daha kolay olan bu yöntemin en önemli dezavantajı geçici tedavi yöntemi olması, 4-8 ayda bir tekrarlanma gerekliliğidir.
Botoksla burun ucu estetiği maliyeti açısından da estetik burun ameliyatına göre son derece uygundur. Çalışanların öğle yemeği molasında yaptırabileceği bir estetik prosedürdür.
Burun estetiği için botoks uygulamaları, aynı zamanda dolgu maddeleri enjeksiyonu ile birlikte de uygulanabilir. Burun sırtındaki deformiteler dolgu maddesi enjeksiyonu ile düzeltilebilir, görünüş açıdan daha uygun hale getirilebilir.
Ciddi burun sırtı deformitesi olanlar, burun içi eğriliği fazla olanlar, burundan nefes alma sıkıntısı olanlar ve daha önce burun ameliyatı olmuş olanlarda botoks enjeksiyonu uygun değildir. Bu tür hastalarda , ciddi deformitelerin cerrahi olarak ve kalıcı olarak düzeltilmesi uygundur ve daha başarılıdır.
Botoks, burnunalınla birleştiği bölgedeki ve burun yanlarında bulunan kırışıklıkların düzeltilmesinde de kullanılır. Özellikle burun kenarlarında bulunabilen ‘tavşan çizgileri’ çocuklarda sevimli görüntü yaratabilmesine rağmen, erişkinlerde pek de istenmeyen bir görüntüye sebebiyet verebilir. Bu durum botoks enjeksiyonları ile düzeltilebilinmektedir.
Clostridium botulinum isimli bir bakterinin toksini olan botoks, enjekte edildiği bölgedeki kası kısmi ve geçici felce uğratarak etki gösterir. Geçici olarak çalışması yani kasılması engellenen bu kas, kasıldığında vücut üzerinde yaptığı etkiyi gösteremez. Kas kasılınca deformite, şekil bozukluğu oluşturuyorsa bu görüntü, kas çalışmadığından, oluşamaz.
Bazı insanlar, burun ucu sarkıklığından ve düşüklüğünden şikayet edebilirler. Bu duruma sebep olabilen 2 adet kas grubu vardır;
Burnun içindeki destek yapı olan septum kıkırdağı ve burun ucuna üst dudağın iç kısmında bağlı olan bir kas ‘Depressor septi nasi’ kası, burun uç kısmının aşağıya doğru çekilmesine sebep olur. Bazı insanlarda gülümseyince bu çekilme daha fazla olur. Hatta bazı insanlarda konuşma ve gülme sırasında, burun ucu sürekli olarak ‘ ucunda balık bulunan oltanın sallanması’ gibi hareket eder.
Burun kanatları ve dudak yan kısmına bağlı olan bir diğer kas grubu olan ‘levator labi superioris alaque nasi’ ise üst dudak üstü ve burnun uç yan kısmının yukarı çekilmesine sebep olur. Böylelikle burun ucu daha sarkık görünür.
Bu iki kas etkisiyle burun ucu sarkıklığı şikayeti olan kişilerde botoks enjeksiyonları son derece etkili sonuçlar göstermektedir. Dikkatli bir muayene sonrası, burun ucu için botoks enjeksiyonunun uygun olduğu hastanın, enjeksiyon bölgelerinde uyuşturucu krem ya da sprey uygulanır. Daha sonra 10-15 dakika süren bir işlemle botoks enjeksiyonu yapılır. Doğru olarak uygulanıldığında şişlik ve morluk görülmeyen bu işlemin sonuçları 2-3 gün içinde başlar. 2 hafta içinde burun ucu düşüklüğünün ortadan kalktığı izlenir. Hastalar tarafından tolere edilmesi, cerrahi yönteme göre çok daha kolay olan bu yöntemin en önemli dezavantajı geçici tedavi yöntemi olması, 4-8 ayda bir tekrarlanma gerekliliğidir.
Botoksla burun ucu estetiği maliyeti açısından da estetik burun ameliyatına göre son derece uygundur. Çalışanların öğle yemeği molasında yaptırabileceği bir estetik prosedürdür.
Burun estetiği için botoks uygulamaları, aynı zamanda dolgu maddeleri enjeksiyonu ile birlikte de uygulanabilir. Burun sırtındaki deformiteler dolgu maddesi enjeksiyonu ile düzeltilebilir, görünüş açıdan daha uygun hale getirilebilir.
Ciddi burun sırtı deformitesi olanlar, burun içi eğriliği fazla olanlar, burundan nefes alma sıkıntısı olanlar ve daha önce burun ameliyatı olmuş olanlarda botoks enjeksiyonu uygun değildir. Bu tür hastalarda , ciddi deformitelerin cerrahi olarak ve kalıcı olarak düzeltilmesi uygundur ve daha başarılıdır.
Botoks, burnunalınla birleştiği bölgedeki ve burun yanlarında bulunan kırışıklıkların düzeltilmesinde de kullanılır. Özellikle burun kenarlarında bulunabilen ‘tavşan çizgileri’ çocuklarda sevimli görüntü yaratabilmesine rağmen, erişkinlerde pek de istenmeyen bir görüntüye sebebiyet verebilir. Bu durum botoks enjeksiyonları ile düzeltilebilinmektedir.
Botoks ile Estetik Bir Gülüş Sağlanabilir
Gülerken üst diş ve dişetleriniz fazla mı görünüyor? Bu durum sizi rahatsız ediyor mu? Hatta gülerken elinizle ağzınızı kapatır mısınız? Ya da bu yüzden gülmeyi unuttunuz mu? Bu sorununuzun da bir çözümü mevcut. Hem de cerrahi olmadan. Botoks!
İdeal bir gülümsemede diş etlerinin ön dişler bölgesinde 1-2 mm görünmesi istenir. Özellikle bayanlarda daha uzun olan üst 2 kesici dişin gülerken daha fazla görünmesi , fazladan bir çekicilik katabilir.Fakat dişetlerinde aşırı belirginlik rahatsızlık edici bir görüntü ortaya kyabilir.
Kişi gülümsediğinde diş etleri 2mm ve üzerinde görünüyorsa çoğunlukla diş etleriyle gülümseme, gummy smile durumu söz konusudur. Bu durum gülümsemenin ahengini ciddi olarak bozar.
Dişetleriyle gülümseme (Gummy smile) 3 sebepten oluşur:
1-Aşırı hareketli üst dudak
2-Yetersiz sürmüş dişler
3-Üst çenenin (maksilla) normalden fazla dikey yönde gelişmesi
Burun kanatlarının yan sınırından 3-5 mm yanlara yapılan botoks enjeksiyonu ‘dişetleriyle gülümseme’ sorununuza çare olabilir. Enjeksiyon bölgelerinde uyuşturucu krem sürüldükten sonra 5 dakika süren bir işlemle botoks enjeksiyonu yapılır. İşlem öncesinde ve sonrasında buz tutulabilir. İşlem sonrası çalışma ve günlük hayatın devamında hiçbir kısıtlama bulunmamaktadır. Doğru olarak uygulanıldığında şişlik ve morluk görülmeyen bu işlemin sonuçları 2-3 gün içinde başlar. 2 hafta içinde gülüşünüzün daha estetik olduğunu gözlemleyebilirsiniz. Bu yöntemin kalıcılığını sağlamak için , 4-8 ayda bir tekrarlanması gerekmektedir.
Botoks sanıldığının aksine yılan zehiri değildir; dolgu maddesi değildir; insanların yüzünü şişirmez. Clostridium botulinum isimli bir bakterinin toksini olan botoks, enjekte edildiği bölgedeki kası kısmi ve geçici felce uğratarak etki gösterir. Geçici olarak çalışması yani kasılması engellenen bu kas, kasıldığında vücut üzerinde yaptığı etkiyi gösteremez. Kas kasılınca deformite, şekil bozukluğu oluşturuyorsa bu görüntü, kas çalışmadığından, oluşamaz. Gülme sırasında ‘dişetleriyle gülümseme’ yapan kişilerde, burun kanadı ve dudak üst kısmını ‘levator labii superioris alaque nasi’ adlı bir çift kas çekmektedir. Bu kasın fazla aktif olduğu durumlarda, üst dudak kısalır. Üst dişler de kısa ise , dişetleri daha belirgin olarak izlenir.
Bu yöntem;
-Cerrahi ve diş tedavisinden çekinen
-Üst dudağı gülerken fazla yukarı kalkan
-Çenede kemik deformitesi olmayan
-Nörolojik bir hastalığı olmayan
-Hamile veya emzirme durumu olmayan
-Kanama bozukluğu olmayan
kişilerde rahatlıkla uygulanabilir. Gülüş estetiği için uygulanan botoks estetiği yüz bölgesinde bulunan, çok küçük yapıların bile anatomi bilgisine iyi sahip olan, çene gelişimi konusunda deneyimli, estetik algısı güçlü plastik cerrahi uzmanları tarafından uygulanmalıdır. İğne yapmayı bilen her sağlık personeli tarafından uygulanması mümkün değildir.
Üst çenede aşağıya doğru fazla gelişmesi olan, üst dişleri kısa olan hastalarda cerrahi tedavi seçenekleri mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Dişetiyle gülme şikayeti olan her kişide, bu tekniğin etkili olması mümkün değildir. Bu nedenle işlem öncesi plastik cerrahi uzmanı değerlendirmesi gereklidir.
Bazı insanlarda yüz felci veya başka bir sebepten asimetrik gülüş olabilir. Yine alt dudak köşelerinin fazla sarkık olması nedeniyle gülümseme sırasında, zorlama veya üzgün bir gülümseme hali izlenebilir. Alt dişetleri fazla miktarda görünüyor olabilir. Bu durumda ise alt dudağı ve dudak köşelerini aşağı doğru çeken kaslara bir miktar botoks enjekte edildiği zaman, alt dudak daha üst seviyede görünür. Estetik olarak daha doğal bir gülüş elde edilir.Gülümseme sırasında dudağın bir tarafa doğru çekildiği yüz felci gibi durumlarda ise, sağlama yüz bölgesinde bazı noktalara yapılan bir miktar botoks yüzde simetriyi geçici sürelerle düzeltir.
İdeal bir gülümsemede diş etlerinin ön dişler bölgesinde 1-2 mm görünmesi istenir. Özellikle bayanlarda daha uzun olan üst 2 kesici dişin gülerken daha fazla görünmesi , fazladan bir çekicilik katabilir.Fakat dişetlerinde aşırı belirginlik rahatsızlık edici bir görüntü ortaya kyabilir.
Kişi gülümsediğinde diş etleri 2mm ve üzerinde görünüyorsa çoğunlukla diş etleriyle gülümseme, gummy smile durumu söz konusudur. Bu durum gülümsemenin ahengini ciddi olarak bozar.
Dişetleriyle gülümseme (Gummy smile) 3 sebepten oluşur:
1-Aşırı hareketli üst dudak
2-Yetersiz sürmüş dişler
3-Üst çenenin (maksilla) normalden fazla dikey yönde gelişmesi
Burun kanatlarının yan sınırından 3-5 mm yanlara yapılan botoks enjeksiyonu ‘dişetleriyle gülümseme’ sorununuza çare olabilir. Enjeksiyon bölgelerinde uyuşturucu krem sürüldükten sonra 5 dakika süren bir işlemle botoks enjeksiyonu yapılır. İşlem öncesinde ve sonrasında buz tutulabilir. İşlem sonrası çalışma ve günlük hayatın devamında hiçbir kısıtlama bulunmamaktadır. Doğru olarak uygulanıldığında şişlik ve morluk görülmeyen bu işlemin sonuçları 2-3 gün içinde başlar. 2 hafta içinde gülüşünüzün daha estetik olduğunu gözlemleyebilirsiniz. Bu yöntemin kalıcılığını sağlamak için , 4-8 ayda bir tekrarlanması gerekmektedir.
Botoks sanıldığının aksine yılan zehiri değildir; dolgu maddesi değildir; insanların yüzünü şişirmez. Clostridium botulinum isimli bir bakterinin toksini olan botoks, enjekte edildiği bölgedeki kası kısmi ve geçici felce uğratarak etki gösterir. Geçici olarak çalışması yani kasılması engellenen bu kas, kasıldığında vücut üzerinde yaptığı etkiyi gösteremez. Kas kasılınca deformite, şekil bozukluğu oluşturuyorsa bu görüntü, kas çalışmadığından, oluşamaz. Gülme sırasında ‘dişetleriyle gülümseme’ yapan kişilerde, burun kanadı ve dudak üst kısmını ‘levator labii superioris alaque nasi’ adlı bir çift kas çekmektedir. Bu kasın fazla aktif olduğu durumlarda, üst dudak kısalır. Üst dişler de kısa ise , dişetleri daha belirgin olarak izlenir.
Bu yöntem;
-Cerrahi ve diş tedavisinden çekinen
-Üst dudağı gülerken fazla yukarı kalkan
-Çenede kemik deformitesi olmayan
-Nörolojik bir hastalığı olmayan
-Hamile veya emzirme durumu olmayan
-Kanama bozukluğu olmayan
kişilerde rahatlıkla uygulanabilir. Gülüş estetiği için uygulanan botoks estetiği yüz bölgesinde bulunan, çok küçük yapıların bile anatomi bilgisine iyi sahip olan, çene gelişimi konusunda deneyimli, estetik algısı güçlü plastik cerrahi uzmanları tarafından uygulanmalıdır. İğne yapmayı bilen her sağlık personeli tarafından uygulanması mümkün değildir.
Üst çenede aşağıya doğru fazla gelişmesi olan, üst dişleri kısa olan hastalarda cerrahi tedavi seçenekleri mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Dişetiyle gülme şikayeti olan her kişide, bu tekniğin etkili olması mümkün değildir. Bu nedenle işlem öncesi plastik cerrahi uzmanı değerlendirmesi gereklidir.
Bazı insanlarda yüz felci veya başka bir sebepten asimetrik gülüş olabilir. Yine alt dudak köşelerinin fazla sarkık olması nedeniyle gülümseme sırasında, zorlama veya üzgün bir gülümseme hali izlenebilir. Alt dişetleri fazla miktarda görünüyor olabilir. Bu durumda ise alt dudağı ve dudak köşelerini aşağı doğru çeken kaslara bir miktar botoks enjekte edildiği zaman, alt dudak daha üst seviyede görünür. Estetik olarak daha doğal bir gülüş elde edilir.Gülümseme sırasında dudağın bir tarafa doğru çekildiği yüz felci gibi durumlarda ise, sağlama yüz bölgesinde bazı noktalara yapılan bir miktar botoks yüzde simetriyi geçici sürelerle düzeltir.
Mezoterapi Nedir?
Mezoterapi, 1952 yılında Dr.Michel Pistor tarafından geliştirilen çeşitli zedelenmeler ve tıbbi durumları düzeltmek için ve estetik amaçlarla kullanılan minimal invazif bir tedavi yöntemidir. Tedavide problemin olduğu cilt, ciltaltı yağ tabakası; orta cilt bölümü direk olarak hedef alınır ve mikro enjeksiyon ile çeşitli ilaçlar, bitki ekstreleri, vitaminler ve aminoasitler orta cilt bölümüne enjekte edilir. Mezoterapide kullanılan maddeler şunlardır:
Phosphatidylcholine,T3-T4 thyroid, Isoproterenol, Aminophylline, Pentoxifylline, L-carnitine, L-arginine, Hyaluronidase, Collagenase, Yohimbine, Lymphomyosot,Co-enzyme cofactors, Dimethylethanolamine, Gerovital, Glutathione, Tretinoin, Alpha lipoic acid, Vitamin C, Procaine, Lidocaine, Ginkgo biloba, Melilotus, C-adenosine monophosphate, Multipl vitaminler, mineral elementler,Carbon dioxide, Mesoglycan...
Mezoterapinin tendonit, tendon kalsifikasyonu, dental prosedürler, kanser, boyun –kol ağrıları, artrit lemfödem, ve venöz staz gibi durumlarda ağrı giderilmesi için kullanımı bilinmektedir.
Ayrıca estetik amaçlı olarak;
-Selülit ve çatlak tedavisi
-Zayıflamayı hızlandırmak için
-Yaşlanma karşıtı etkiler için
-Bölgesel yağ depolanmaları azaltmak için
-Saç kaybını azaltmak için kullanılmaktadır.
Mezoterapi başarılı bir uygulama mıdır?
Avrupa’da ve dünya çapında yaygınlaşan mezoterapi uygulamalarının etkinliği tartışılmaktadır. Estetik amaçlı mezoterapi uygulamalarının başarılı sonuçlar verdiğini belirten estetik hekimleri olduğu gibi mezoterapinin etkili olduğunu belirten yayın, çalışma ve bilginin olmadığını belirten estetik hekimleri de mevcuttur. Cerrahi bir yöntem olmayan mezoterapi sırasında enjekte edilen ilaç ve benzeri sıvıların ne olduğunun hasta tarafından bilinmesi ve etkilerinin net bir şekilde anlaşılması gerekir. ‘Basit bir enjeksiyonla tüm sorunların çözümü’ ya da ‘ameliyatsız mükemmel sonuç’ beklentilerinin hayal kırıklığı ile sonuçlanabileceği bilinmelidir.
Mezoterapi kimlerde uygulanmaz?
-Ciddi kalp yetmezliği bulunan kişiler,
-Diyabet hastaları,
-Kronik böbrek hastalıkları,
-Antikoagülan tedavisi ( Aspirin, Kumadin…) alan hastalar,
-Kanama-pıhtılaşma bozukluğu bulunan kişiler,
-Hamileler
Mezoterapi yan etkileri nelerdir?
-Hafif şişkinlik (1-5 gün sürebilen)
-Yanma hissi ( 15-20 dakika sürebilen)
- Hafif ağrı ( birkaç gün sürebilen)
-Ciltte ufak renk değişikliği ( kendiliğinden geçen)
-Cilt enfeksiyonu
Phosphatidylcholine,T3-T4 thyroid, Isoproterenol, Aminophylline, Pentoxifylline, L-carnitine, L-arginine, Hyaluronidase, Collagenase, Yohimbine, Lymphomyosot,Co-enzyme cofactors, Dimethylethanolamine, Gerovital, Glutathione, Tretinoin, Alpha lipoic acid, Vitamin C, Procaine, Lidocaine, Ginkgo biloba, Melilotus, C-adenosine monophosphate, Multipl vitaminler, mineral elementler,Carbon dioxide, Mesoglycan...
Mezoterapinin tendonit, tendon kalsifikasyonu, dental prosedürler, kanser, boyun –kol ağrıları, artrit lemfödem, ve venöz staz gibi durumlarda ağrı giderilmesi için kullanımı bilinmektedir.
Ayrıca estetik amaçlı olarak;
-Selülit ve çatlak tedavisi
-Zayıflamayı hızlandırmak için
-Yaşlanma karşıtı etkiler için
-Bölgesel yağ depolanmaları azaltmak için
-Saç kaybını azaltmak için kullanılmaktadır.
Mezoterapi başarılı bir uygulama mıdır?
Avrupa’da ve dünya çapında yaygınlaşan mezoterapi uygulamalarının etkinliği tartışılmaktadır. Estetik amaçlı mezoterapi uygulamalarının başarılı sonuçlar verdiğini belirten estetik hekimleri olduğu gibi mezoterapinin etkili olduğunu belirten yayın, çalışma ve bilginin olmadığını belirten estetik hekimleri de mevcuttur. Cerrahi bir yöntem olmayan mezoterapi sırasında enjekte edilen ilaç ve benzeri sıvıların ne olduğunun hasta tarafından bilinmesi ve etkilerinin net bir şekilde anlaşılması gerekir. ‘Basit bir enjeksiyonla tüm sorunların çözümü’ ya da ‘ameliyatsız mükemmel sonuç’ beklentilerinin hayal kırıklığı ile sonuçlanabileceği bilinmelidir.
Mezoterapi kimlerde uygulanmaz?
-Ciddi kalp yetmezliği bulunan kişiler,
-Diyabet hastaları,
-Kronik böbrek hastalıkları,
-Antikoagülan tedavisi ( Aspirin, Kumadin…) alan hastalar,
-Kanama-pıhtılaşma bozukluğu bulunan kişiler,
-Hamileler
Mezoterapi yan etkileri nelerdir?
-Hafif şişkinlik (1-5 gün sürebilen)
-Yanma hissi ( 15-20 dakika sürebilen)
- Hafif ağrı ( birkaç gün sürebilen)
-Ciltte ufak renk değişikliği ( kendiliğinden geçen)
-Cilt enfeksiyonu
Lazerle Dövme Çıkarılması
Laserle dövme çıkarılır mı?
Q-switch laserler dövmeler daha başarılı olarak çıkarılabilmektedir. Q-switch ruby (694 nm), Q-switch alexandrite (755 nm) ve Q-switch Nd:YAG (1064 nm, çift frekans 532 nm) olarak 3 çeşit laser vardır. Q-switch laserler, çevre dokulara zarar vermeden, kısa atımlı yüksek enerji ile boya maddesini tahrip eder ve hücre içinden salınımını sağlar. Daha sonra lenf sistemi tarafından bu boyalar vücuttan atılırlar.
Hangi dövmeler daha kolay çıkarılır?
Küçük ebattaki, tek renkten oluşan,parlak olmayan, amatör ve eski dövmeler yeni gelişen laser teknolojileriyle daha başarılı olarak çıkarılmaktadır. Dövme üzerine dövme bulunan durumlarda sonuçların önceden kestirilmesi daha zordur.
Tüm Q-switch laserler her dövmede etkili midir?
Her laser her dövmeye etkili değildir. Genelde her Q-switch laser siyah ve indian ink boyasına etkilidir.
Q-switch ruby: Yeşil dövmeler için en etkili, Kırmızı ve turuncu renkli dövmelerde etkisiz
Q-switch alexandrite: Mavi, siyah, kırmızı ve yeşilde etkili. Turuncu ve sarıda etkisiz
Q-switch Nd:YAG ( çift frekans 532nm): Kırmızıda etkili. Yeşilde etkisiz. Turuncu, sarı ve morda etkili olabilir.
Pulsed dye ( 510 nm) laserler de kırmızı ve turuncu renkli dövmelerde etkili olabilmektedir.
Lazerle dövme silme nasıl olur? Ne kadar sürer?
Lazerle dövme silme hemen sonuç veren bir yöntem değildir. Lazer vücuttaki hücre içindeki boyaları tahrip eder. Daha sonra vücut bu pigment maddelerini kendisi yok eder. Onun için 3-8 seans arası sürebilen bu yöntemde seanslar arası birkaç ay süre bırakmak, dövmenin daha başarılı silinmesini sağladığı gibi, cilde iyileşme için süre kazandırır. Bu yöntemin dezavantajı uzun süren bir dövme silme yöntemi olması, en önemli avantajı ise çevre dokulara zarar vermeden, iz bırakmadan bu işlemi yapmasıdır.
Laserle dövme silme işleminde ne gibi sıkıntılar izlenebilir?
Laserle dövme silmede skar kalması, dövmenin daha koyu renk değiştirmesi, hipopigmentasyon, alerjik reaksiyon gelişmesi ve laserin başarılı olmaması gibi sorunlar nadiren görülebilir. Q-switch laserde bu sorunlar daha nadir izlenir.
Karbondioksid laser dövme çıkarmada kullanılır mı?
Karbondioksid laser cildi hırpalama potansiyeli daha fazla olan, sonuçta iz kalma riski yüksek olan bir lazer türüdür. Öncelikle cildin üst tabakasını buharlaştırarak dövmenin daha parlak olmasının daha sonra ise dövmenin cildin alt tabakası olan dermisten silinmesini sağlar.Genelde tek seans yeterli olmaktadır.Kötü izler kalmasının engellenmesi için kortikosteroid kremlerle birlikte kullanılır.
Q-switch laserler dövmeler daha başarılı olarak çıkarılabilmektedir. Q-switch ruby (694 nm), Q-switch alexandrite (755 nm) ve Q-switch Nd:YAG (1064 nm, çift frekans 532 nm) olarak 3 çeşit laser vardır. Q-switch laserler, çevre dokulara zarar vermeden, kısa atımlı yüksek enerji ile boya maddesini tahrip eder ve hücre içinden salınımını sağlar. Daha sonra lenf sistemi tarafından bu boyalar vücuttan atılırlar.
Hangi dövmeler daha kolay çıkarılır?
Küçük ebattaki, tek renkten oluşan,parlak olmayan, amatör ve eski dövmeler yeni gelişen laser teknolojileriyle daha başarılı olarak çıkarılmaktadır. Dövme üzerine dövme bulunan durumlarda sonuçların önceden kestirilmesi daha zordur.
Tüm Q-switch laserler her dövmede etkili midir?
Her laser her dövmeye etkili değildir. Genelde her Q-switch laser siyah ve indian ink boyasına etkilidir.
Q-switch ruby: Yeşil dövmeler için en etkili, Kırmızı ve turuncu renkli dövmelerde etkisiz
Q-switch alexandrite: Mavi, siyah, kırmızı ve yeşilde etkili. Turuncu ve sarıda etkisiz
Q-switch Nd:YAG ( çift frekans 532nm): Kırmızıda etkili. Yeşilde etkisiz. Turuncu, sarı ve morda etkili olabilir.
Pulsed dye ( 510 nm) laserler de kırmızı ve turuncu renkli dövmelerde etkili olabilmektedir.
Lazerle dövme silme nasıl olur? Ne kadar sürer?
Lazerle dövme silme hemen sonuç veren bir yöntem değildir. Lazer vücuttaki hücre içindeki boyaları tahrip eder. Daha sonra vücut bu pigment maddelerini kendisi yok eder. Onun için 3-8 seans arası sürebilen bu yöntemde seanslar arası birkaç ay süre bırakmak, dövmenin daha başarılı silinmesini sağladığı gibi, cilde iyileşme için süre kazandırır. Bu yöntemin dezavantajı uzun süren bir dövme silme yöntemi olması, en önemli avantajı ise çevre dokulara zarar vermeden, iz bırakmadan bu işlemi yapmasıdır.
Laserle dövme silme işleminde ne gibi sıkıntılar izlenebilir?
Laserle dövme silmede skar kalması, dövmenin daha koyu renk değiştirmesi, hipopigmentasyon, alerjik reaksiyon gelişmesi ve laserin başarılı olmaması gibi sorunlar nadiren görülebilir. Q-switch laserde bu sorunlar daha nadir izlenir.
Karbondioksid laser dövme çıkarmada kullanılır mı?
Karbondioksid laser cildi hırpalama potansiyeli daha fazla olan, sonuçta iz kalma riski yüksek olan bir lazer türüdür. Öncelikle cildin üst tabakasını buharlaştırarak dövmenin daha parlak olmasının daha sonra ise dövmenin cildin alt tabakası olan dermisten silinmesini sağlar.Genelde tek seans yeterli olmaktadır.Kötü izler kalmasının engellenmesi için kortikosteroid kremlerle birlikte kullanılır.
Yüzdeki Kırışıklıklara Botoks
Botoks ve Yüz Estetiği
Yüz bölgesinde oluşan kırışıklıklar üzgün, yorgun, sinirli ve yaşlı bir yüz ifadesinin kalıcı bir şekilde görülmesine sebebiyet verebilir. Botoks enjeksiyonları, bu görüntülerin düzeltilmesinde son derece etkili bir şekilde kullanılmaktadır.
Nisan 2002 de FDA, Botoksun kırışıklıkların şiddetini 120 gün süreyle azalttığı konusunda onay verdi. Botoks, en popüler, cerrahi olmayan kozmetik prosedürdür.
Mimik kaslarının yıllar boyunca çalışması, üzerini örten deri üzerindeki kıvrımları belirgin hale getirir ve böylece yüzdeki dinamik çizgilenmeler ortaya çıkar. En sık ortaya çıkan dinamik çizgiler, alın, kaşlar arası, göz kenarları ve ağız çevresinde görülür. Bu çizgiler ilerleyen yıllarla birlikte statik hale gelebilir ve daha derin bir çizgi şekline dönüşebilir. Alın ve göz kenarlarındaki çizgiler kişiye daha yaşlı bir görünüm, kaşlar arasındaki çizgiler ise kişiye çatık kaşlı, kızgın bir bakış ifadesi verir.
Özellikle ‘kaz ayağı’ denilen göz kapağı çevresi kırışıklıklar en çok rahatsız eden bölgelerdir. Mimik kaslarına botoks uygulanarak bu kasların hareketleri zayıflatılabilir, kas hareketlerindeki azalma, üzerindeki derinin, kas hareketleri ile katlanmasını ve katlanmaya bağlı çizgilenmeyi de azaltır. Bu şekilde yaşlı ve kızgın olarak görünen yüz ifadesinde de belirgin bir düzelme sağlanır.
Bu bölgelerin dışında, burun yan taraftan dudak köşesine uzanan çizginin derinliğine bağlı olarak bu bölgeye botoks uygulaması da fayda verebilir. Dudak etrafı kırışıklıklar düşük dozlarda botoks enjeksiyonu ile düzeltilebilir.
Nefertiti Lift
Eski Mısır’da yaşamış olan Kraliçe Nefertiti, pek çok plastik cerrah tarafından güzellik simgesi olarak görülmüştür. Özellikle belirgin çene kıvrımı ve boyun hattı örnek olarak gösterilmiştir. Yaşlanma ve yerçekimi ile boyunda bulunan yüzeyel bir kas olan ‘Platisma’ çene hattını aşağıya doğru çeker. Sarkmış dokular silik bir çene hattına sebebiyet verir. Bu durumun Botoks kullanılarak düzeltilmesi ‘Nefertiti lift’ olarak adlandırılır.
İşlem öncesi ve işlem sırasında hastanın plastisma kasını kasması tariflenir ve Botoks enjeksiyonu yapılacak noktalar işaretlenir. Takiben alt çene (mandibula) kıvrımı boyunca ve plastisma arka bandı üst kısma botoks enjeksiyonu yapılır. Her iki çene kıvrımına toplam 15-20 ü Botoks yapılır. Enjeksiyonda 2-3 hafta sonra çene konturunun daha belirgin hale geldiği izlenir. Bu yöntem, çene altı yağ birikimi fazla olmayan plastisma kasının aşırı belirgin olmadığı kişilerde daha başarılı sonuç vermektedir. Enjeksiyon sırasında dudak köşesi-çene hattını geçmemek gülümseme asimetrisine yol açmaması için önemlidir.
Yüz bölgesinde oluşan kırışıklıklar üzgün, yorgun, sinirli ve yaşlı bir yüz ifadesinin kalıcı bir şekilde görülmesine sebebiyet verebilir. Botoks enjeksiyonları, bu görüntülerin düzeltilmesinde son derece etkili bir şekilde kullanılmaktadır.
Nisan 2002 de FDA, Botoksun kırışıklıkların şiddetini 120 gün süreyle azalttığı konusunda onay verdi. Botoks, en popüler, cerrahi olmayan kozmetik prosedürdür.
Mimik kaslarının yıllar boyunca çalışması, üzerini örten deri üzerindeki kıvrımları belirgin hale getirir ve böylece yüzdeki dinamik çizgilenmeler ortaya çıkar. En sık ortaya çıkan dinamik çizgiler, alın, kaşlar arası, göz kenarları ve ağız çevresinde görülür. Bu çizgiler ilerleyen yıllarla birlikte statik hale gelebilir ve daha derin bir çizgi şekline dönüşebilir. Alın ve göz kenarlarındaki çizgiler kişiye daha yaşlı bir görünüm, kaşlar arasındaki çizgiler ise kişiye çatık kaşlı, kızgın bir bakış ifadesi verir.
Özellikle ‘kaz ayağı’ denilen göz kapağı çevresi kırışıklıklar en çok rahatsız eden bölgelerdir. Mimik kaslarına botoks uygulanarak bu kasların hareketleri zayıflatılabilir, kas hareketlerindeki azalma, üzerindeki derinin, kas hareketleri ile katlanmasını ve katlanmaya bağlı çizgilenmeyi de azaltır. Bu şekilde yaşlı ve kızgın olarak görünen yüz ifadesinde de belirgin bir düzelme sağlanır.
Bu bölgelerin dışında, burun yan taraftan dudak köşesine uzanan çizginin derinliğine bağlı olarak bu bölgeye botoks uygulaması da fayda verebilir. Dudak etrafı kırışıklıklar düşük dozlarda botoks enjeksiyonu ile düzeltilebilir.
Nefertiti Lift
Eski Mısır’da yaşamış olan Kraliçe Nefertiti, pek çok plastik cerrah tarafından güzellik simgesi olarak görülmüştür. Özellikle belirgin çene kıvrımı ve boyun hattı örnek olarak gösterilmiştir. Yaşlanma ve yerçekimi ile boyunda bulunan yüzeyel bir kas olan ‘Platisma’ çene hattını aşağıya doğru çeker. Sarkmış dokular silik bir çene hattına sebebiyet verir. Bu durumun Botoks kullanılarak düzeltilmesi ‘Nefertiti lift’ olarak adlandırılır.
İşlem öncesi ve işlem sırasında hastanın plastisma kasını kasması tariflenir ve Botoks enjeksiyonu yapılacak noktalar işaretlenir. Takiben alt çene (mandibula) kıvrımı boyunca ve plastisma arka bandı üst kısma botoks enjeksiyonu yapılır. Her iki çene kıvrımına toplam 15-20 ü Botoks yapılır. Enjeksiyonda 2-3 hafta sonra çene konturunun daha belirgin hale geldiği izlenir. Bu yöntem, çene altı yağ birikimi fazla olmayan plastisma kasının aşırı belirgin olmadığı kişilerde daha başarılı sonuç vermektedir. Enjeksiyon sırasında dudak köşesi-çene hattını geçmemek gülümseme asimetrisine yol açmaması için önemlidir.
Aşırı Terlemeden Botoks'la Kurtulabilirsiniz
Bazı insanlar, özellikle aşırı koltukaltı terlemesinden şikayetçi olurlar. Aşırı terlemenin giysilerde ıslanmış görüntüye sebep olması, kötü koku yayılması hem insanın kendini hem de etrafındaki insanları rahatsız edebilir. Bu tür hastalarda yaz aylarından önce koltukaltına yapılan botoks, terlemenin fazla olduğu yaz dönemini rahat geçirmeyi sağlar. Bazı insanlarda avuç içleri ve ayak tabanlarında aşırı terleme izlenebilir. Bu durumun sosyal ve psikolojik bir problem olduğu durumlarda botoks tedavisi son derece başarıyla uygulanabilir.
Aksiller hiperhidroz yani koltuk altı aşırı terlemesinde,botoks 4 ml ile sulandırma yapıldıktan sonra her bir enjeksiyonda 0.1-0.2 ml ilaç (2.5-5 U Botox) enjekte edilir. Enjeksiyon koltuk altında 2 cm aralıklı olarak çok noktadan yapılır. Toplamda bir koltuk altına 50 U Botox kullanılır. En çok terleme olan noktaları belirlemek için Minor iyodin-nişasta testi uygulanabilir. Etki enjeksiyondan sonra 1 hafta içinde ortaya çıkar ve yaklaşık olarak 4-6 ay sürer. Bazı durumlarda daha uzun süre etkisini devam ettirir.
Aksiller hiperhidroz yani koltuk altı aşırı terlemesinde,botoks 4 ml ile sulandırma yapıldıktan sonra her bir enjeksiyonda 0.1-0.2 ml ilaç (2.5-5 U Botox) enjekte edilir. Enjeksiyon koltuk altında 2 cm aralıklı olarak çok noktadan yapılır. Toplamda bir koltuk altına 50 U Botox kullanılır. En çok terleme olan noktaları belirlemek için Minor iyodin-nişasta testi uygulanabilir. Etki enjeksiyondan sonra 1 hafta içinde ortaya çıkar ve yaklaşık olarak 4-6 ay sürer. Bazı durumlarda daha uzun süre etkisini devam ettirir.
Saç Ekimi
Saçlarınızda ciddi bir azalma mı var? Saçlı bölgenin giderek azaldığını hissetmenizin yanı sıra çevrenizde de fark edilmeye mi başlandı? Bazıları dalga mı geçiyor? Modern tıbbın sunduğu saç ekim yöntemleriyle kendi saçlarınıza; üstelik eskisinden daha gür bir şekilde kavuşmanız mümkün.
Kadınlarda ve özellikle erkeklerde görülen saç dökülmesi günümüzde estetik bir sorun olarak önemli bir yere sahip.
Saç Ekimi Nedir?
Vücuttaki kılın veya saçın olduğu yerden doku dışına alınıp; başka bir vücut veya saçsız alana ( saçsız veya vücutta başka bir alana) yerleştirilmesi işlemine saç ekimi denir. Saç ekimi bir tür doku naklidir ve bu nakil kişinin kendi dokusuyla yapılır.
Lokal anestezi altında Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı tarafından içinde canlı saç köklerinin bulunduğu bir doku parçası blok halinde (FUT) veya tek tek (FUE) alınır ve uzman ekip tarafından tekli, ikili ve üçlü graft (greft) adını verdiğimiz gruplara ayrılır.
Daha sonra ayrılan bu saç kökleri yine lokal anesteziyle tamamen açılmış ( saçsız kalmış) ya da seyrelmiş alanlara, cildin altına doğru mikro kanallar açarak; bu kanallar içerisine tek tek taşınır ve işlem tamamlanır. Son zamanlarda kaş, kirpik, sakal, bıyık ve kol kılı gibi ekimler de yapıldığından ‘Saç Ekimi’ tanımı yetersiz kalmaktadır. Doğru tanımlama ‘Kıl Kökü Nakli’ şeklinde olmalıdır.
Saç Muayenesi ve Analizi
Saç Ekimi Ünitesi’nde hastalarımızın estetik cerrahi uzmanı tarafından saç muayeneleri yapılır, saçsızlıklarının tedavi planı ve saç nakli hakkında kendilerine detaylı bilgi verilir. Bu muayenede açıklık ve seyreklik alan derecesi ölçülür, ense üzerindeki dökülmeyen saç köklerinin sağlığına ve sıklığına bakılır. Detaylı saç analiz raporu düzenlenerek kişi saçlarının durumu hakkında bilgilendirilir. Eğer kişinin ense üzerindeki saçlı alanı, açıklığını kapatacak kadar ise Saç Ekimi tedavisi yapılır, eğer bu alan uygun değilse diğer yöntemlerle ilgili bilgiler verilir.
Kıl Kökü Nakli
Saç ekiminde son yıllarda yaygın olan yöntemlerden biri FUE’dir. FUE saç ekim yöntemi diğer saç ekimi teknikleri gibi bir ameliyat olmadığı için ameliyata bağlı ağrı, yara, enfeksiyon, kanama ve yara izi gibi genel ameliyat komplikasyonları olmaz.
Kadınlarda ve özellikle erkeklerde görülen saç dökülmesi günümüzde estetik bir sorun olarak önemli bir yere sahip.
Saç Ekimi Nedir?
Vücuttaki kılın veya saçın olduğu yerden doku dışına alınıp; başka bir vücut veya saçsız alana ( saçsız veya vücutta başka bir alana) yerleştirilmesi işlemine saç ekimi denir. Saç ekimi bir tür doku naklidir ve bu nakil kişinin kendi dokusuyla yapılır.
Lokal anestezi altında Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı tarafından içinde canlı saç köklerinin bulunduğu bir doku parçası blok halinde (FUT) veya tek tek (FUE) alınır ve uzman ekip tarafından tekli, ikili ve üçlü graft (greft) adını verdiğimiz gruplara ayrılır.
Daha sonra ayrılan bu saç kökleri yine lokal anesteziyle tamamen açılmış ( saçsız kalmış) ya da seyrelmiş alanlara, cildin altına doğru mikro kanallar açarak; bu kanallar içerisine tek tek taşınır ve işlem tamamlanır. Son zamanlarda kaş, kirpik, sakal, bıyık ve kol kılı gibi ekimler de yapıldığından ‘Saç Ekimi’ tanımı yetersiz kalmaktadır. Doğru tanımlama ‘Kıl Kökü Nakli’ şeklinde olmalıdır.
Saç Muayenesi ve Analizi
Saç Ekimi Ünitesi’nde hastalarımızın estetik cerrahi uzmanı tarafından saç muayeneleri yapılır, saçsızlıklarının tedavi planı ve saç nakli hakkında kendilerine detaylı bilgi verilir. Bu muayenede açıklık ve seyreklik alan derecesi ölçülür, ense üzerindeki dökülmeyen saç köklerinin sağlığına ve sıklığına bakılır. Detaylı saç analiz raporu düzenlenerek kişi saçlarının durumu hakkında bilgilendirilir. Eğer kişinin ense üzerindeki saçlı alanı, açıklığını kapatacak kadar ise Saç Ekimi tedavisi yapılır, eğer bu alan uygun değilse diğer yöntemlerle ilgili bilgiler verilir.
Kıl Kökü Nakli
Saç ekiminde son yıllarda yaygın olan yöntemlerden biri FUE’dir. FUE saç ekim yöntemi diğer saç ekimi teknikleri gibi bir ameliyat olmadığı için ameliyata bağlı ağrı, yara, enfeksiyon, kanama ve yara izi gibi genel ameliyat komplikasyonları olmaz.
22 Ekim 2012 Pazartesi
Hamilelik Sonrası Estetik Cerrahi (Mommy Makeover)
Hamilelik, doğum ve emzirme dönemi sonrasında kadınların estetik cerrahi isteği günümüzde gittikçe artmaktadır. Özellikle memelerde küçülme ve sarkma, karın ve kalçalarda deformiteler oluşması kadınlarda fiziksel ve psikolojik açıdan sıkıntılar yaratabilmektedir. Memelerde büyüme, bacaklarda varisler oluşması, ciltteki çatlaklar, dış cinsel organlarda deformiteler ise sıkıntı yaratabilen diğer durumlardır. Diyet ve egzersiz çalışmalarına rağmen vücutta kabul edilemeyen bu değişiklikler hamilelik öncesi döneme geri dönmeyebilir. Çeşitli estetik cerrahi ameliyatları bize bu deformiteleri düzeltme imkanı vermektedir.Bazen de kadınlar, var olan estetik cerrahi isteklerini doğum sonrasına erteleyebilirler.
Hamilelik ve doğumun vücut üzerinde ne gibi değişiklik yapıcı etkileri olur?
Hamilelik ve doğumun vücut üzerinde ne gibi değişiklik yapıcı etkileri olur?
Hamilelik sırasında artan hormonlar, beslenme artışı, daha durağan yaşam gibi bazı sebepler vücut üzerinde bazı değişimler oluşturur:
Memeler; süt üretecek bez, cilt ve yağ dokusunda büyüme oluşur. Ayrıca meme ucu etrafındaki koyu cilt alanı olan areola genişler ve daha koyu renk alır. Memelerde oluşan değişimin büyük çoğunluğu emzirme döneminde değil hamilelik sırasında olur. Doğum ve emzirme döneminin geçmesi sonrası memelerdeki süt bezi dokusu küçülür ve yerini yağ doku alır. Genişlemiş cilt dokusu küçülemeyince; küçülmüş ve sarkık meme görüntüsü ortaya çıkar. Deride çatlaklar oluşabilir. Bazen de memeler hamilelik öncesine göre büyük ve sarkık halde kalabilir.
Memeler; süt üretecek bez, cilt ve yağ dokusunda büyüme oluşur. Ayrıca meme ucu etrafındaki koyu cilt alanı olan areola genişler ve daha koyu renk alır. Memelerde oluşan değişimin büyük çoğunluğu emzirme döneminde değil hamilelik sırasında olur. Doğum ve emzirme döneminin geçmesi sonrası memelerdeki süt bezi dokusu küçülür ve yerini yağ doku alır. Genişlemiş cilt dokusu küçülemeyince; küçülmüş ve sarkık meme görüntüsü ortaya çıkar. Deride çatlaklar oluşabilir. Bazen de memeler hamilelik öncesine göre büyük ve sarkık halde kalabilir.
Hamilelikte en çok karın bölgesinde değişiklikler olur. Karın içinde bebeğin olduğu rahim büyür ve genişler. Karın duvarı da değişime adaptasyon için genişler. Karın duvarı orta hatta dikine bir çift bulunan rektus abdominis kasları ve fasyası birbirinden ayrılır. Karın, bacaklar, uyluk, kollarda yağ artışları olur. Karında cilt genişlemesine bağlı stria adı verilen çatlaklar oluşur. Doğum sonrası karın bölgesindeki bu değişiklikler hamilelik öncesi döneme geri dönmeyebilir. Kalıcı çatlaklar, yağ birikimleri, karın bombeleşmesi ( diastazis rekti), cilt sarkıklığı toparlamayabilir. Sezeryan ile doğum gerçekleştirenlerde kötü yara izi iyileşmesi ile birlikte karın alt bölgesindeki cilt dokusunun yara izinden aşağı asılı bir şekilde düştüğü izlenebilir. Kalçalar, bel, uyluk ve karın bölgesinde bölgesel yağlanma artışı kalıcı olabilir.
Normal doğum sırasında olabilen vajina yırtıkları ya da doğumu kolaylaştırmak için yapılan epizyotomi denilen kesiler kötü iyileşebildiği gibi, özellikle sık doğum sonrası vajina bollaşabilir, deformiteler oluşabilir.
Emzirmenin vücut üzerine etkileri nelerdir?
Memelerde oluşan değişikliklerin çoğu emzirme olsun ya da olmasın hamilelik sırasında gelişir. Emzirme döneminin bitmesi ya da hiç emzirmeme nedeni ile süt veren bezlerin küçülmesi, memenin eski haline dönmesi ve örtücü cilt dokunun bol kalmasının asıl sebebi hamilelik dönemindeki büyümedir. Emzirme, salgılanan oksitosin hormonu nedeniyle özellikle karın bölgesinin daha kısa sürede toparlanmasını sağlar. Anne- bebek iletişimini arttıran emzirme, annenin ruh haline de pozitif katkıda bulunur.
Hamilelik sonrası ne zaman estetik ameliyat olunabilir?
Hamilelik sonrası estetik ameliyat için çok acele etmemek gerekir. Vücudun kendini toparlamasına ideal olarak doğum sonrası 1 yıl süre verilmelidir. Bu süre içinde sağlıklı beslenme, diyet ve egzersiz yöntemleri uygulanmalıdır.
Emzirme sonrası meme estetiği ne zaman yapılabilir?
Emzirme dönemi sonrası 3-6 ay geçmeden meme estetiği yapılmamalıdır. Memelerin en son hali ameliyat kararını daha iyi belirleyecektir. Hiç emzirmemiş olanlarda ise doğum sonrası 6-12 ay beklenmesi önerilmektedir.
Hamilelik sonrası ne tür meme estetiği uygulanabilir?
Hamilelik sonrası memelerde küçülme varsa meme protezleri ile meme büyütme ameliyatı, memelerde sarkma varsa meme dikleştirme ameliyatı( mastopeksi), memelerde büyüme varsa meme küçültme ameliyatı ya da belirgin meme asimetrisi varsa hastanın isteği ve doktorun önerisine göre her 3 tür ameliyat da uygulanabilir.
Hamilelik sonrası ne tür karın ve vücut estetiği uygulanabilir?
Karın bölgesinde kötü sezeryan izi varsa yara revizyonu lokal anestezi ile yapılabilir. Karın bölgesinde cilt sarkması, bombeliğin kalıcı olması ( diastazis rekti) ve yağ fazlalığı varsa ‘Tam abdominoplasti’, sıkıntı sadece göbek altı cilt ve yağ dokuda ise ‘Mini abdominoplasti’ yapılabilinmektedir. Karında kalıcı olan çatlakların kesin tedavisi abdominoplasti ameliyatı ile mümkün olabilmektedir. Karın bölgesi lokalize yağ birikimleri, cilt doku elastikiyeti iyiyse liposuction ile düzeltilebilmektedir. Liposuction, bel, uyluk ve kol bölgelerinde de kullanılabilir. Cilt fazlalığının aşırı olduğu bazı durumlarda ise kol geme, uyluk germe ameliyatları yapılır.
Hamilelik sonrası ne tür dış genital estetik uygulanabilir?
Normal doğum sonrası oluşabilen doğum yırtığına bağlı vajina ve iç dudak deformiteleri, vajinoplasti ve labioplasti operasyonları ile düzeltilebilir. Uzamış epizyotomi izlerine skar revizyonu yapılabilir. Vajinanın aşırı genişlediği durumlarda, daraltma ameliyatı ‘ vajinoplasti’ yapılabilinmektedir.
Hangi tür estetik ameliyatlar doğum sonrasına ertelenmelidir?
İdeal ve daha kalıcı sonuçlar elde edebilmek için, meme ve karın estetiklerinin, doğum sonrası ve hamileliklerin tamamlandığı dönemde yapılması önerilir. Abdominoplasti sonrası erken dönemde hamile kalınması önerilmez. Fakat birkaç yıl sonra hamile kalabilir. Yapılan vücut ve meme estetiği sonucu yeniden hamilelik oluşması, ameliyatı yarattığı düzeltmeleri bozabilir. Bu durumda tekrar estetik cerrahi gerekebilir.
Liposuction
Dünyada en çok yapılan estetik amaçlı cerrahi girişim liposuction ‘ yağ emme’ dir. Liposuction, ince metal kanüller yoluyla yağ dokunun çekilmesi işlemidir. Obezite tedavisinde cerrahi bir yöntem değildir; zayıflama tedavisi değildir. Diyet ve egzersize rağmen düzelmeyen sınırlı bölgelerdeki yağ fazlalığı ve kontur deformitesinin düzeltilmesi işlemidir. Karın, göbek, meme, kalça, koltuk altı, kol,boyun, uyluk, diz , ayak bileği bölgelerinde ve diğer estetik ameliyatlarla birlikte kullanılabilir.
Liposuction prosedürü, genel anestezi veya sedasyon ile yapılabilir. Yağ emme yapılacak bölge ciltaltı ve yağ dokuya öncelikle sıvı enjekte edilir. BU sıvı hem yağ emme sırasında kanamayı azaltır hem de ameliyat sırası ve sonrası ağrıyı azaltır. Takiben vücutta gizlenmesi daha mümkün olan 1-2 cm’lik kesiler yapılarak bu bölgelerden çeşitli kanüller vasıtası ile yağ emme işlemi yapılır. İşlem tamamlandıktan sonra korse ve liposuction giysileri giydirilerek ameliyat sonlandırılır. Hasta bu giysileri 1 ay kadar kullanır.
Ameliyatı süresi operasyon bölgesi ve emilecek yağ miktarı ile orantılıdır. 30 dakika ile 3-4 saat arası sürebilir. Diğer estetik ameliyatlarla birlikte yapıldığında daha uzun da sürebilir. Yüksek miktarda liposuction yapılabilmesine rağmen 5 litreden fazla yağ emilme işlemi uygulanması önerilmemektedir. Yüksek miktarlarda hem komplikasyon miktarı artmakta hem de başarı düşmektedir. Ameliyat sonrası şişme, morarma, düzensizlik, uyuşukluk, renk değişikliği gibi durumlar sıklıkla izlenir. Fakat hemen hemen tamamı zamanla kendiliğinden veya masajla düzelir.
Liposuction sonrası şişliklerin inmesi ve vücudun şeklini almaya başlaması 3. aydan itibaren başlar ve 6-8 ayı bulur.
Kanama bozuklukları, epilepsi, diyabet gibi hastalıkları olanlar iyi değerlendirilmeli ve liposuction risk ve komplikasyonları hasta ile tartışılmalıdır. Cilt elastisitesi düşük olan ve sarkmış cilt dokusu fazla olan hastalarda sadece liposuction var olan sarkıklığı daha da belirgin hale getirebilir. Bu durumda abdominoplasti, brakial lift gibi cerrahi prosedürler daha ön planda düşünülmelidir.
Traditional Liposuction
Klasik liposuction yöntemidir. Özel kanüller yardımıyla, yağ hücrelerinin mekanik olarak parçalanması ve emilmesi yöntemidir. En sık kullanılan yöntemdir.
Ultrason Asiste Liposuction (UAL)
Düşük frekans ultrason dalgalarının kullanıldığı Ultrason asiste liposuction (UAL), klasik liposuction yerini almamıştır. Cilt kaybı, yanık, seroma oluşması klasik liposuction işleminden daha fazla izlenir. Ciltaltı sert ve yapışık fibröz dokuların olduğu kalça, jinekomasti ve tekrar liposuction ihtiyacı olanlarda klasik liposuctiondan daha faydalı olabileceği belirtilmiştir.
Lazer Asiste Liposuction (LAL)
Lazer asiste liposuction (LAL), uygulamaya başlanmış yöntemlerden biridir. İnce problar vasıtasıyla ciltaltında lazer enerjisi (Nd-YAG lazer) ile yağ eritilerek daha ince kanüller ile yağ emme işleminin yapılması prensibine dayanır. Seçici lazer enerjisi yağ dokuları hariç damar, sinir gibi dokulara hasar vermemektedir. Smart lipo ya da slim lipo diye de adlandırılan bu yöntemde aynı zamanda ciltaltı kolajen doku oluşumunu uyararak cilt sıkılığı ve gerilmesine de yardımcı olur. Daha az kan kaybı, morarma, ağrı ve şişlik oluşması en önemli avantajıdır. Lokal anestezi ile yapılması da mümkündür. Fakat yüksek miktarda liposuction gereken hastalarda uygulanamamaktadır. Bölgesel yağ fazlalıklarında kullanımı önerilmektedir.
Soğuk Lipoliz
Aşırı soğuk enerjisinin ciltaltı yağ hücrelerini seçici olarak hedef seçmesi ve doğal yağ hücresi ölümüne yol açması prensibine dayanan bir yöntemdir. Soğukta yağ hücreleri içindeki lipid kristalize olur ve hücre ölümü ile hücrelerden dışarı salınır. Bu lipidler lenfatik sistemden zamanla elimine edilir.Vücut kitle indeksi normale veya normale yakın, bölgesel yağ depolanması olan, cilt elastisitesi ve tonüsü iyi olan ve genel sağlık durumu iyi olan kişilerde kullanılabilir. Cerrahi veya girişim gerektiren bir işlem olmaması en büyük avantajıdır. Morbid obesitesi olan, cilt elastisitesi iyi olmayan, yağ dağılımı yaygın olan kişilerde ve zayıflama amacı güden kişilerde kullanımı uygun değildir.
Aşırı soğuk enerjisinin ciltaltı yağ hücrelerini seçici olarak hedef seçmesi ve doğal yağ hücresi ölümüne yol açması prensibine dayanan bir yöntemdir. Soğukta yağ hücreleri içindeki lipid kristalize olur ve hücre ölümü ile hücrelerden dışarı salınır. Bu lipidler lenfatik sistemden zamanla elimine edilir.Vücut kitle indeksi normale veya normale yakın, bölgesel yağ depolanması olan, cilt elastisitesi ve tonüsü iyi olan ve genel sağlık durumu iyi olan kişilerde kullanılabilir. Cerrahi veya girişim gerektiren bir işlem olmaması en büyük avantajıdır. Morbid obesitesi olan, cilt elastisitesi iyi olmayan, yağ dağılımı yaygın olan kişilerde ve zayıflama amacı güden kişilerde kullanımı uygun değildir.
İşlemden sonra geçici olarak kırmızılık, şişkinlik, morarma ve uyuşukluk olabilir. Lipolizin etkileri 1-2 ay içinde görülmeye başlar. En az 45 gün arayla 3 seans uygulama gerekir. Soğuk lipoliz liposuction alternatifi bir yöntem değildir. Tekrar kilo alımı gerçekleşirse, yağ hücrelerinde tekrar lipid birikimi olabilir. Diyet ve egzersizlerle beraber uygulanmasında fayda vardır.
Liposuction sonrası yeniden kilo alımı olur mu? Yağ hücreleri artar mı?
Hasta egzersiz yapmaz ise ve kötü beslenme alışkanlıklarını devam ettirirse yeniden kilo alabilir. Yağ hücreleri sayısı, morbid obezite hariç, yeniden artmaz, fakat var olan hücreler büyüyebilirler. Bu nedenle başarılı bir liposuction süreci, işlemle birlikte düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenmeye bağlıdır.
Liposuction sonrası görülebilecek durumlar nelerdir?
Ödem, morarmalar, uyuşukluklar, kontur düzensizlikleri, renk değişiklikleri ameliyat sonrası sıklıkla izlenir. Fakat bur durumlar zamanla ya kendiliğinden ya da masajla düzelir.
Kanama, asimetriler, cilt kırışıklıkları, kontur deformiteleri, tromboembolik durumlar nadiren görülebilecek komplikasyonlardır. Cilt kaybı, yanık ve seroma oluşması ultrason asiste liposuctionda daha sık izlenebilir. Bu komplikasyonlar uygun hasta seçimi, uygun cerrahi yöntemle minimalize edilir.
Meme Estetiği Cerrahisi
MEME ESTETİĞİ CERRAHİSİ
Meme dokusu özellikle kadınlarda, kadın kimliği ve dış görünüşün önemli bir öğesidir. Memenin
çeşitli hastalıkları ve estetik deformiteleri kadınlarda önemli
sorunlar yaratabilmektedir. Çeşitli sebeplerle var olan probleme göre
çeşitli meme estetiği ameliyatları talep edilmektedir.
Meme küçültme ameliyatı (Redüksiyon mamoplasti): Aşırı büyük ve sarkık memeye sahip bayanlarda en sık şikayet sebebi boyun, omuz ve sırt; bazen de bel ağrısıdır. Bazı hastalarda boyun fıtığı dahi izlenebilir. Memeler aşırı büyük ise ilerleyen yıllarda sırt kavsinde bozulmalar, kamburlaşmalar görülebilir. Koltukaltı, meme altı gibi bölgelerde aşırı terlemeye bağlı pişik, tahriş ve mantar enfeksiyonları söz konusu olabilir. Estetik olarak vücutla uyumsuz meme görüntüsü, kıyafet seçiminde kişiyi kapalı ve vücudu olduğundan daha hantal gösteren büyük kıyafetlere; ayrıca iç çamaşırı konusunda özel çamaşır almak/yaptırmak gibi zorunlu tercihlere yöneltmektedir. Bu problemlerin çözülmesini isteyen kadınlarda çeşitli tekniklerle meme küçültme ameliyatı yapılmaktadır. Bu hastalarda hemen hemen her zaman meme dikleştirme ameliyatı da aynı anda ve bazen de liposuction (yağ emme) ameliyatı gereksinim üzerine yapılmaktadır.
Meme dikleştirme ameliyatı ( Mastopeksi): Aşırı kilo kaybı, hamilelik sonrası meme atrofisi, menapoz sonrası küçülme, ağır meme protezleri, yaşlanma gibi sebeplerle meme sarkıklığı izlenebilir. Bu şikayetlerle başvuran hastalara genelde meme dokusu çıkarılmadan meme cildi çıkarılarak meme dikleştirme
ameliyatı yapılmaktadır. Bazen de meme asimetrisi düzeltilmesi ve
silikon meme protezleriyle meme büyütme ameliyatı ( tek ya da çift
taraflı) gerekli olabilmektedir.
Meme büyütme ameliyatı ( Augmentasyon mamoplasti): Meme dokusunun hacmini arttırmak amacıyla yapılan augmentasyon mamoplasti ameliyatları, meme şekli, simetrisi ve meme başı pozisyonunu düzeltmeyi de amaçlamaktadır. Meme büyütme amaçlı nadiren kendi yağ dokusu da kullanılabilmesine rağmen sıklıkla silikon bazlı meme protezleri kullanılır.
Meme asimetrisi düzeltilmesi: Memeler ve meme başlarının yer, şekil ve boyutlarında farklılık olması meme asimetrisi olarak değerlendirilir. Aslında kadınların hepsinde az veya çok meme asimetrisi bulunmaktadır. Bu asimetri nadiren doğuştan olabildiği gibi, daha çok ergenliğe geçiş ve meme dokusunun oluşmasıyla ortaya çıkar. Bazen de daha ileri yaşta hamilelik ve emzirme sonrası, cerrahi sonrası ya da iyi veya kötü huylu tümör oluşumu gibi sebeplerle ortaya çıkabilir. Estetik amaçlarla meme asimetrisi düzeltilmesinde yapılacak cerrahi yöntem, hastanın isteği, asimetrinin miktarı, cerrahın yönlendirmesiyle kararlaştırılır. Meme küçültme, dikleştirme, silikonla büyütme, yağ enjeksiyonu gibi yöntemler her hastada ayrı ayrı göz önünde bulundurulur ve uygun yöntem seçilerek asimetri düzeltilir.
Tübüler meme cerrahisi: Tübüler meme, bazı kadınlarda ergenlik çağında memelerde gelişme geriliği nedeniyle meme dokusu meme ucu ve etrafındaki areola dokusu etrafına toplanmış olarak izlenir. Gelişme problemi özellikle memenin alt kısmındadır ve bir bağ gibi memeyi sıkıştırarak normal görüntüye ulaşmasını engeller. Meme dokusu meme ucu altına fıtıklaşmış ve sıkışmış gibidir. Bazı vakalarda areola küçültme yeterli olabilirken bazılarında ise silikon meme proteziyle büyütme, meme dikleştirme bazen de meme küçültme ameliyatı gerekebilir. Meme büyütme ve dikleştirme ameliyatları bu vakalarda daha farklı uygulanmalıdır.
Meme başı ameliyatları: Çökük meme başı düzeltilmesi, meme ucu küçültülmesi, aksesuar meme başı cerrahisi ve meme ucu-başı oluşturulması yapılan ameliyatlar arasındadır.
Meme rekonstrüksiyonu: Doğuştan ya da meme
kanseri cerrahisi nedeniyle tek ya da her iki memesi çeşitli
derecelerde bulunmayan ya da şekil bozukluğu bulunan hastalarda yeniden
meme dokusu oluşturulması yapılabilinmektedir. Bu amaçla meme protezleri (silikon) ya da hastanın kendi dokuları kullanılabilir.
Erkeklerde de memelere ve göğüs kafesine yönelik çeşitli ameliyatlar talep edilmektedir.
Jinekomasti cerrahisi: Gerçek
jinekomasti, erkekte meme bez dokusunun normalden fazla miktarda
olmasıdır. Halk arasında jinekomasti olarak bilinen erkek meme büyümesi
ise ‘yalancı jinekomasti (psödojinekomasti)’ dir. Çift taraflı büyüme
olarak izlenen bu durumda meme dokusu değil göğüs bölgesinde ciltaltı yağ dokusu depolanması ile meme görüntüsü oluşması
mevcuttur. Cerrahi tedavide, genelde genel anestezi altında liposuction
ve cerrahi olarak meme dokusu çıkarılması ya ayrı ayrı ya da birlikte
kullanılabilir
Erkek meme protezi (implant) ameliyatı: Son zamanlarda erkeklerde kaslı göğüs yapısı sahibi olma isteği artmaya başlamıştır. Kadınlarda yapılan meme büyütme ameliyatına benzer bir yöntemle, silikon bazlı protezler erkeğin göğüs kasları altına yerleştirilerek, daha kaslı ve konturlu görünüm elde edilebilinmektedir.
Meme Küçültme Ameliyatı Hakkında Bazı Bilgiler
Meme küçültme ameliyatı menstrüasyon döngüsü içinde en uygun ne zaman yapılmalıdır?
Bu konuda kati bir öneri olmamasına rağmen, ameliyat menstrüasyon zamanından sonraki 10-15 günlük zaman aralığında yapıldığında memenin gerçek boyutlarının daha iyi gözlenebildiği, ameliyat sırasında ameliyat sahasında daha az kanama olduğu ve daha başarılı ameliyat yapıldığı bazı tıbbi yayınlarda belirtilmektedir.
Meme küçültme ameliyatı için uygun aday mısınız?
- Memelerinizdeki büyüklük ve sarkma sizi çok rahatsız ediyorsa
-Memelerinizin büyük olması sebebiyle toplum içinde utanma ve çekinme hissediyorsanız
- Kullanacak sütyen bulmakta sıkıntı çekiyor ve bu konuya ciddi süre ayırıyorsanız
- Giysilerinizle göğüs bölgenizi kamufle etmeye çalışıyorsanız
- Sütyen kullanımı sırasında omuz, meme ve meme altı bölgelerinizde derin baskı izleri oluşuyorsa
- Memeleriniz günlük fiziksel aktivite ve spor yapmanızı engelliyorsa
- Omuz, sırt ve boyun ağrısı çekiyorsanız
- Meme ucu bölgeniz aşırı genişlemiş ve memealtı kıvrımından aşağıda bir seviyede bulunuyorsa
- Meme ve etrafı cilt dokuda tahrişler varsa
- Genel sağlık durumunuz iyiyse
- Sigara kullanmıyorsanız
- Ameliyattan gerçek dışı beklentileriniz yoksa
meme küçültme ameliyatın için uygun bir aday olabilirsiniz.
Meme küçültme ameliyatında meme ucu da küçültülür mü?
Evet.
Meme küçültme ameliyatlarında meme ucu etrafındaki koyu renkli areola
denilen kısımda küçültülür ve meme dokusu üzerinde daha yukarıda bulunan
ve ideal olarak olması gereken noktaya taşınır. Meme uç kısmı da ayrıca küçültülebilir.
Meme küçültme ameliyatı sonrası memeler tekrar büyür mü?
Meme dokusu vücut kilosu ile orantılı olarak değişimler
gösterir. Kilo alımı ve hamilelik gibi durumlarda, memelerde de tekrar
büyüme olur. Tam tersi olarak, menapoz sonrası ve kilo verilmesi
durumunda da memelerde küçülme ve sarkmalar olabilir.
Meme küçültme ameliyatı sonrası cinsel ilişki kısıtlaması var mıdır?
Ameliyat sonrası 1 hafta cinsel ilişki kısıtlaması önerilir. Ameliyat sonrası 6 hafta boyunca memelerle temas minimalize edilmelidir. Fakat ülkemizde ‘ameliyat sahasına zarar veririm’ düşüncesiyle erkek partnerler 4-8 haftaya varan sürelerde cinsel ilişkiyi erteleyebilmektedir. Aynı şekilde ameliyatı olan hastalar da partnerleriyle cinsel ilişkiye önerilen 1 haftanın dışında daha uzun süreler soğuk bakmaktadır. Uzun dönemde de meme küçültme ameliyatının cinsel hayat üzerine negatif bir etkisi bulunmamaktadır.
Kadınlar meme küçültme ameliyatlarını erkekleri etkilemek için mi olmak isterler?
Hayır. Kadınların çoğunluğu meme küçültme ameliyatlarını kendileri için isterler. Günlük yaşamlarını daha rahat idame ettirebilmek ve dış görünümün daha iyi olabilmesi için meme küçültme ameliyatı olurlar. Bir kısmı da diğer kadınlar nedeniyle isterler. Diğer kadınlarda var olduğunu gördükleri daha şekilli göğüs profili, cerrahi çözüm aramaya iter. Kadınlar arasında yapılan bazı kıskandırıcı konuşmalar da meme cerrahisi aramaya iten faktörlerdendir. Sadece eşini veya partnerini etkilemek amacıyla meme küçültme ameliyatı olan kadın sayısı çok çok düşüktür. Zaten, eş veya partner kadından çeşitli sebeplerle memnuniyetsizlik duyuyorsa, meme küçültme ameliyatı bu problemi çözemeyecektir. Meme küçültme ameliyatı tek başına karı-koca arasındaki memnuniyetsizlik ve problemleri çözebilecek bir yöntem olarak da düşünülmemelidir.
Meme küçültme ameliyatı risk ve komplikasyonları nelerdir?
Estetik cerrahi ameliyatı olmayı planlayan insanlarda yaygın olarak, estetik ameliyatlarda herhangi bir riskin olmadığına dair yaygın bir kanı bulunmaktadır. Hatta bazı insanlar estetik ameliyatları ameliyat kategorisinde bile değerlendirmemektedir. Meme küçültme ameliyatlarında da çeşitli riskler bulunmaktadır. Her şeyden önce anesteziye bağlı riskler bu ameliyatta da gözlenebilir. Cerrahiye bağlı riskler ise şöyle sıralanabilir:
- İstenmeyen yara izleri
- Yara enfeksiyonu
- Kalıcı veya geçici olabilen memebaşı veya meme duyusu değişiklikleri
- Yara içi kanama (hematom gelişmesi)
- Kötü yara iyileşmesi
- Meme kontur ve şekil düzensizlikleri
- Meme asimetrisi
- Cilt rengi değişiklikleri, şişkinlikler ve morarmalar
- Dikiş yerlerinde potansiyel cilt kayıpları gelişmesi
- Potansiyel meme başı kısmi veya tümden kaybı
- Emzirememe riski
- Memelerde aşırı sertlik ve gerginlik
- Ağrı
- Derin ven trombozu, kalp ve akciğer sorunları
- Çeşitli maddelere alerji gelişmesi
- Yağ nekrozu gelişmesi
- Revizyon cerrahisi olasılığı
Bu riskler düşük oranda olmasına rağmen ameliyat öncesi detaylı olarak cerrah tarafından hastaya anlatılmalıdır.
Meme küçültme ameliyatı sonrası iyileşme nasıl olur?
Meme küçültme ameliyatı sonrası hastanede genelde 1 geceden daha fazla uzun süre yatış tercih edilmemektedir. Gelişmiş ülkelerde bu ameliyat ‘outpatient’ yapılmakta; yani hasta ameliyat olduğu günün akşamı taburcu edilmektedir. Ciddi bir ağrı oluşturmayan bu ameliyatta, özellikle koltuk altı ve sırt bölgesine doğru olan fazlalıklara liposuction da yapıldığında ağrı, şişlik ve morluk daha fazla olabilmektedir.
Ameliyat sırasında; ameliyat sahası içinde, oluşabilecek kan ve sıvı birikimini dışarı atabilmek için birer adet negatif basınç mantığıyla çalışan drenaj sistemi yerleştirilir. Bu sistem herhangi bir cerrahi müdahale olmadan 1.-3 günler arasında çıkarılır. Bu işlem de anlık bir işlemdir; ağrılı değildir. Genelde drenlerin çıkarılmasıyla hasta banyo yapabilir duruma gelir.
Ameliyattan hemen sonraki günlerde sert ve dik olan memelerdeki şişliği azaltması, ameliyat bölgelerine zarar vermemesi ve meme formunun oturmasına yardımcı olması için özel sütyen kullanılır. Bu sütyen 4-6 hafta boyunca kullanılır. Daha sonra memelerin son şekil ve formunu alması ameliyat tekniğine bağlı olarak 3-6 ay arası sürebilmektedir. Zamanla daha doğal, konturlu ve yumuşak meme dokusu oluşur.
Ameliyattan hemen sonra hasta günlük işlerini yapabilir durumdadır. Dirsek seviyesi omuz hizasından yukarı kaldırılmayacak ve ağır işler yapmayacak şekilde her işini kendi görebilir.
Yara iyileşme durumuna göre 2-3 hafta sonra izi azaltmaya yardımcı krem ve pomad uygulamaları başlanır.
Meme küçültme ameliyatı öncesi hangi tetkikler yapılmalıdır?
Ameliyat öncesi anestezi uzmanı tarafından değerlendirilen hastanın rutin kan incelemeleri, akciğer filmi değerlendirilmesi ve EKG değerlendirilmesi
yapılır. Hastanın diyabet, hipertansiyon gibi hastalıkları mevcutsa ek
tetkikler istenebilir. Ameliyat öncesi mamografi çekilmesi sıklıkla
istenebilen bir tetkiktir.
Meme küçültme ameliyatı öncesi öneriler nelerdir?
Ameliyattan
en az 1 hafta önce sigara kullanımı bırakılmalıdır ve mümkünse
ameliyattan sonra 4 hafta kullanılmamalıdır. Sigara kullanımının vücut
ve genel anestezi üzerine olumsuz etkilerinin yanında, doku beslenmesi
ve yara iyileşmesini bozucu özelliği istenmeyen sonuçlar verebilir.
Aspirin gibi kanamayı arttırıcı ilaçlar doktorunuza danışılarak en az 1 hafta öncesinde kesilmelidir. Guatr, diyabet vb. hastalığı olan kişiler kullandığı ilaçların doz ayarlaması için ilgili doktorlarına başvurmalıdır.
Ameliyat öncesi 6-8 saat aç kalmak yeterlidir. Hastanın yanında, önden açılabilen pijama üzeri getirmesi tembihlenir.
Meme küçültme ameliyatında hangi dokular çıkarılır?
Bu ameliyatlarda fazla cilt, yağ ve meme bezi dokusu çıkarılır. Çıkarılan dokular histopatolojik olarak incelenmelidir. Çok nadiren de olsa daha önceden tanı konulamamış bir meme kanseri vakası, meme küçültme ameliyatı sayesinde erken tanıya kavuşabilir. Bu sayede daha önceden farkında olunmayan meme kanserinin tedavisi de yapılabilir.
Erkeklerde de meme küçültme ameliyatı yapılabilir mi?
Erkeklerde meme dokusu büyümesi jinekomasti olarak adlandırılır. Bu durum, liposuction ve subkütan mastektomi ile düzeltilebilir. Fakat cilt, yağ ve meme bezi dokusu aşırı büyük ve sarkık olan erkeklerde, aynı kadınlarda olduğu gibi meme küçültme ameliyatı uygulanılması gerekebilir.
Meme kanseri cerrahisi sırasında meme küçültme ameliyatı yapılabilir mi?
İyi huylu meme kitleleri cerrahisi ya da meme kanseri
cerrahisi sırasında, onkolojik meme cerrahisi uzmanı ile karar
verilerek meme küçültme ameliyatı yapılabilir. Meme kanseri bulunan tek
meme dokusuna onkolojik cerrahi yapılırken, normal olan karşı taraf memeye de simetriyi sağlamak için meme küçültme ameliyatı yapılabilir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)